Part1: "Ülkenin sana ihtiyaçı var !"
Richard Bolton, Casterly kalesi ve Bolton hanesinin lordu ve benimde babamdı. Babam daima onur ve sadakat gibi geleneklere önem veren hafif eski kafalı ancak: sözünün eri biri olmuştu benide öyle yetiştirmek istemişti, babamın geleneklere önem vermesi küçük bir haneden geldiğini unutturuyor ve tüm kuzeyde saygı görmesine yol açıyordu bende onun oğlu olarak bu avantajdan yararlanıyordum. Nitekim babamın unvanından gelen bir güce bağlı kalmak istemiyordum. Bu isteğim 20’li yaşlarımda arkadaşım John Glover ile bizden sayıca 4 kat üstün ciddi bir isyanı bastırdığımızda gerçekleşmişti. Glover hanesi bizim hanemize bağlı iki-üç köyü idare eden küçük bir hane idi, John ise bu küçük hanenin soyundan gelen iyi bir savaşçı ve hırslı bir adamdı, bir baharat tüccarının hırslarına ve arzularına sahip olmasının yanı sıra sadakat duygusunuda barından biri olduğu için onu hiçbir zaman tam olarak anlayamadım. John, ile dostluğumuz devam ederken sınır komşumuz Manderly hanesiniyle yaşanan sorunlarımız devam ediyordu. Bu, esnada başkent'de 900-950 kişilik Kraliyet muhafızları komutanlığını teklif gelmişti. Bu, göreve büyük hanelerden tercübeli kişiler çağrılırdı, babam başta kabul etmek istemesede sonradan benimde teşvik etmemle bu görevi kabul etmişti.
Part2: "İyi kardeşler yoktur, çıkar kardeşleri vardır."
Babam, Kraliyet muhafızları komutanlığına atanmasından on iki yıl geçmişti. Bu, yıllarda Kral ve ağabeyi arasındaki tartışmaların boyutu baya bir artmıştı, Kral'ın ağabeyi Gerard yıllar önce çok eski bir tartışmadan dolayı taht hakkından ferargat ederek farklı bir soyadı alarak kendi hanesini kurmuştu. Bunu yaparkende Kral'ın mensup olduğu Dorne hanesiyle topraklarını bölüşmüşlerdi, yıllardır o toprakların sınırları hakkında iki ihtiyar gibi tartışırlardı. Gerard, kardeşinin kendisine gönderdiği mektuptaki ağır bir laftan sonra tam sınırda hak iddia ettiği birkaç köye askerlerini göndererek o köylerin kendisine ait olduğunu ilan etmişti ve ben dahil tüm hane yöneticileri başkent'de gelmemiz emredilmişti.
Part3: "..Sonsuza kadar çocuk kalmayacak."
Tüm büyük ve önemli haneler çağrılmıştı. Gerard'ın vasalları, bir-iki hane hariç tüm önemli kişiler kral'ın huzurundaydı. Kral, hepimize sadakat yeminlerimizi tekrarlatıp, uzun bir savaş konuşması yaptı. Yıllar önce isyanını bastırdığım Manderly'liler ve bir-iki küçük hane sadakat yeminlerini tekrarlasalarda savaşta tarafsızlıklarını koruyacaklarını söylediler. Manderly, savaşta yer almazsa bu savaşın uzayacağını ve çok fazla kayıp olacağının bilinçindeydi. Onlarla yıllardır sınır kavgası yapıyorduk ve bana göre kral onlara bize ait hak iddia ettikleri toprakları almasına izin vermek için bir anlaşma yapabilirdi. Manderly'deki casuslarımız ile temas kurarak bunun doğruluğunu araştırdığımda Manderly ile Kral arasında uzun zamandır bir mektup alışverişi olduğunu öğrendiğimde mektuplardan birini ele geçirmeye karar verdim, bunu yapması zor olmadı ancak: hak iddia ettikleri toprakları alabileceklerini söyleyen kral'ın mektupu karşısında kan beynime fırlamıştı.
Part4: "Güç insanların inandığı yerdedir."
Aptallık beynime vurmuştu. Babama bile haber vermeden John ile temasa geçmiştim John'un hanesini o dönem amcası kontrol ediyordu ve toplantıya bizim vasallarımız oldukları için çağırılmamışlardı. John'a olayları bir mektupla açıklayıp bir kuzgun yollamıştım. Manderly hanesinin liderini kral ile yapacağı görüşmeye giderken öldürmeyi planlıyordum ve John'dan en iyi 15 adamını göndermesini istemiştim, onların adamları şehirde tanınmıyordu, Manderly'lilere şahsen götüreceğim "iyi niyet" hediyelerini taşımakla görevlendirilmiş hizmetliler olacaklardı. Hane lordunun odasına giderken terliyordum ve korkuyordum sonuçta kralın sarayındaydık bunu denemek bile intihar göreviydi ancak; casuslarımın dediğine göre Manderly velihatı yada komutanları bile böyle bir görüşmeden haberdar değildi. Eğer henüz görüşme aşamasındayken Lord aniden ölürse bunun devamının gelmeyeceğine inanıyordum. Adamlarla içeriye girdiğimizde odada sadece odayı temizleyen bir hizmetçi vardı. Lord'un bu saate odada olması gerektiğinin farkındaydım. Dışarıya çıktığımda 30'a yakın asker odanın etrafında toplanmıştı. Glover'ın adamları tek kelime etmeden teslim olmuşlardı. sonradan öğrenmiştim ki Glover'ın amcası hanesini vasallıktan kurtarmak için hepimizi ispiyonlamıştı.
Part5: "Kış yaklaşıyor !"
Manderly Lordu ile Kral görüşeceği için kral beni Gerard'ın casusu sanmıştı bu yüzden bunu bir darbe girişimi sanarak beni ve 15 askeri vatan haini ilan etmişti. Babam görevinden istifa etmiş, hanemizin toprakları Manderly'liler ve Gerard tarafından paylaştırılarak barş ortamı sağlanmıştı. Ben ve bu olaya itraz eden tüm hane üyelerimiz idamı karar alınsada babam ben ve diğerleri için herkesin içinde kral'a yalvarmıştı. Bu, olay saray dışına çıkmadan halledildiği için kral bize idamdan beter bir ceza vermişti; hanemizi Kalradya'ya sürdürmüştü, varlığımızı orada kral'a bağlı sürdürecektik. Babam bu olaydan bir süre sonra bu utança kalbi dayanamayarak aramızdan ayrılmıştı. Hanemiz ise Haydutlar,aç gözlüler, biraz toprağı olan herkesin kendini kral yada Lord ilan ettiği düzensizliğin arşınlandığı bir bölgeydi ve ilk girdiğim mücadalede kralın destek göndermeyeceğinin ve hepimizi ölüme terk edeceğinin bilinçindeydim artık zor günler hanemi bekliyordu...[/size][/color]
Dipnot: 2 Ay önce 1,5 saate yazdığım basit bir denemedir belirttiğim gibi gerçek westeros evreni değildir