Tarih:20 Temmuz - 14 Ağustos 1974
Bölge:Kıbrıs Adası
Sonuç:Kesin Türk zaferi
Türkiye'nin 35.000-40.000 civarındaki askeri adanın kuzeyine yerleşti.Kıbrıs Cumhuriyeti ve Birleşmiş Milletler harekâtı "işgal" olarak nitelendirdi.
Şubat 1975 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye'ye silah ambargosu koydu.15 Kasım 1983 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu.
Türkiye'nin 35.000-40.000 civarındaki askeri adanın kuzeyine yerleşti.Kıbrıs Cumhuriyeti ve Birleşmiş Milletler harekâtı "işgal" olarak nitelendirdi.
Şubat 1975 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye'ye silah ambargosu koydu.15 Kasım 1983 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu.
Taraflar:Türkiye, Kıbrıs Türk Yönetimi - Kıbrıs Rum Cumhuriyeti, Yunanistan
Komutanlar:Nurettin Ersin, Bedrettin Demirel, Osman Fazıl Polat, Süleyman Tuncer, Sabri Demirbağ, Sabri Evren - George Karayannis, Michael Georgitsis, Konstantinos Kombokis, Nikolaos Nikolaides
Güçler
Türkiye:40.000 TSK Personeli, 150-180 Tank
Rum-Yunan İttifakı:12.000 Rum Askeri
40.000 (tam seferberlik) 32-35 Tank Yunanistan:+2.000 asker
Rum-Yunan İttifakı:12.000 Rum Askeri
40.000 (tam seferberlik) 32-35 Tank Yunanistan:+2.000 asker
Kayıplar
TSK:498 ölü ve 1.200 yaralı
Kıbrıs Türk Yönetimi:70 mücahit ölü, 270 sivil ölü, 803 kayıp sivil 1.000 dolaylarında yaralı
Kıbrıs Rum Cumhuriyeti ve Yunanistan:4.000 ölü ve 12.000 yaralı
UNFICYP(Birleşmiş Milletler Kıbrıs Barış Gücü):3Avusturyalı asker öldü ve 24 Avusturalyalı, 17 Finlandiyalı, 4 Britanyalı ile 3 Kanadalı olmak üzere toplam 48 asker yaralı
Kıbrıs Türk Yönetimi:70 mücahit ölü, 270 sivil ölü, 803 kayıp sivil 1.000 dolaylarında yaralı
Kıbrıs Rum Cumhuriyeti ve Yunanistan:4.000 ölü ve 12.000 yaralı
UNFICYP(Birleşmiş Milletler Kıbrıs Barış Gücü):3Avusturyalı asker öldü ve 24 Avusturalyalı, 17 Finlandiyalı, 4 Britanyalı ile 3 Kanadalı olmak üzere toplam 48 asker yaralı
Kıbrıs Harekâtı (TSK kod adı: Atilla Harekâtı, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs'ta Kıbrıs Barış Harekâtı, Kıbrıs Türk Barış Harekâtı ya da Kıbrıs Savaşı olarak da bilinir), 20 Temmuz 1974'te Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs'ta başlattığı ve 14 Ağustos'ta Türk Birlikleri'nin başkent Lefkoşa'ya girmesiyle sonuçlanan askerî harekât.
Türkiye Cumhuriyeti harekâtın Zürih ve Londra Antlaşması'nın IV. maddesine istinaden gerçekleştirildiğini savunmaktadır.Fakat Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi bu harekâtı işgal olarak değerlendirmektedir.
20 Temmuz 1974 tarihinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 353 sayılı kararında"Uluslararası güvenlik ve barış için ciddi tehlikeye yol açan ve bölge üzerinde olağanüstü infiale müsait bir ortam yarattığından Birleşmiş Milletler ciddi bir endişe duymaktadır...Tüm devletlerin Kıbrıs Cumhuriyeti'nin toprak bütünlüğüne saygı duyması gerekir...Yabancı askeri müdahaleye derhal son verilmelidir." diyerek harekata karşı olduğunu belirtti ve ateşkese çağırdı.[Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 11 Mayıs 1984 tarihindeki 550 sayılı kararında ise durumu "işgal" olarak niteledi.
Avrupa Konseyi Parlamentler Meclisi'nin 29 Temmuz 1974 tarihli 573 sayılı kararı ve Atina'daki Temyiz Mahkemesi'nin 21 Mart 1979 tarihli kararı, Türk müdahalesinin yasal olduğunu vurgulamıştır. Ancak uluslararası kuruluşları ve kararlarının çoğu, "yasadışı istila" olarak tanımlamaktadır.
Tarihçe
Türkler ile Rumlar arasında ilk olaylar, Osmanlı İmparatorluğu'nun adayı Birleşik Krallık'a bırakmasından hemen sonra başladı. Bu olaylar sadece siyasi kavgalar olmakta birlikte silahlı çatışmalar şeklinde olmamıştır. 1920 yılında Rumların, İngiltere'nin onayını almadan Yunanistan'a katılma plebisiti yapmak istemesi ve Birleşik Krallık yönetiminin buna izin vermemesi, Rumların önce Birleşik Krallık'ı adadan çıkarmaya yoğunlaşmasına sebep oldu. 1950'lerin sonuna kadar süren bağımsızlık hareketi, 1960 yılında uluslararası anlaşmalara dayanan bir Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmasının yolunu açtı. Rumlar Birleşik Krallık'ı adadan çekilmesiyle, Türklerle birlikte ortak devlete razı olmadılar. Kıbrıs’ın tüm yönetimine kendileri el koyma yoluna gittiler; uluslararası anlaşmaları ve anayasayı çiğneyerek Türklere saldırılarda bulunmaya başladılar.
Hazırlık
5 Temmuz 1974'te Türkiye, Yunanistan ve İngiltere dışişleri bakanları I. Cenevre Konferansı çalışmalarına başladı. 30 Temmuz'da sona eren konferansta Türk tarafının istekleri doğrultusunda: 'Ada'da bir güvenlik bölgesinin kurulması, Rum ve Yunan işgalindeki Türk bölgelerin derhal boşaltılması, esir durumda olan asker ve sivillerin mübadele edilmeleri veya serbest bırakılmaları, barışın sağlanması ile birlikte anayasaya uygun bir hükümetin yeniden kurulmasının temini, Kıbrıs Cumhuriyeti'nde Kıbrıs Türk Toplumu ile Kıbrıs Rum Toplumu olmak üzere iki otonom idarenin mevcudiyeti' kabul ve ilan edildi.
Başbakan Bülent Ecevit, adada gelişmelerin kötüye gitmesi sebebi ile diplomatik görüşmeler yapmak üzere Londra'ya gitti. Acil olarak toplanan TBMM, Hükümete genel savaş açma yetkisi verdi. 14 ilde sıkıyönetim ilan edildi. Trakya'da bulunan 1. Ordu, Ege ve Akdeniz'de bulunan birlikler alarma geçirildi. Ayrıca Kıbrıs'a harekat için karargahı Adana'da bulunan 6. Kolordu Türkiye'nin adaya en yakın noktası olan Mersin'e kaydırıldı.
Birinci Harekât
Türkiye Cumhuriyeti tarafından Başbakan Bülent Ecevit Kıbrıs konusunu görüşmek ve gerekirse ortak müdahele yapılabilmesi için İngiltere'ye uçtu. Bu sırada koalisyondaki MSP Lideri ve Başbakan Vekili Necmettin Erbakan Milli Güvenlik Kurulu'nu toplayarak Başbakan Ecevit'in görüşmesi sırasında taarruz kararını alarak çıkarma emrini verdi.
Pentemilli köprübaşı civarındaki durumlar (21 Temmuz 1974).
Çıkarma kararı, İngiltere ve Yunanistan Büyükelçilerine bildirildiği gibi Ankara'da bulunan ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Joseph Sisco'ya da iletildi. Libya'dan uçaklar için motor yağı, napalm malzemesi, 20 mm'lik top mühimmatı; İran'dan roket lançerler; Pakistan'dan mühimmat ve sağlık malzemesi teslim alındı.
20 Temmuz 1974 sabahı Türk ordusu, adaya saat 6:05'ten itibaren havadan indirme ve denizden çıkarma yapmaya başladı. Türk paraşütçüleri Lefkoşa'nın kuzeyine, Hamitköy - Gönyeli ve Pınarbaşı bölgelerine indi. Denizden çıkarma, Deniz Piyade Tugayı'na bağlı askerlerce Karaoğlanoğlu (Pentemili) plajına yapıldı. Rumlar, Türkiye'nin 1963 ve 1967'deki gibi adaya müdahale edemeyeceğini düşünmüş bu yüzden ilk başta etkili müdahale edememiş, akşama doğru karşı harekata başlamışlardır. Rumların karşı taarruzu 20 Temmuz akşamından 21 Temmuz sabahına kadar sürmüş, fakat Rum birlikleri başarı sağlayamamış Türk kuvvetleri mevzilerini korumayı başarmıştır. Ertesi gün tekrar ilerlemeye devam eden 4. Paraşüt Taburu, Rum birlikleri tarafından saldırıya uğrayan Kıbrıs Türk Alayı ile birleşerek Lefkoşa Havalimanı ve Kaymaklı bölgesine taarruza başladı. 2. ve 3. Türk Komando Taburları da Zeytinli istikametinde ilerlemeye başladı. 22 Temmuz'da 3. Paraşüt Taburunun taarruzu sonucu, Deliktepe'nin ele geçirilmesiyle, Türk birlikleri önce Girne’ye girdi, daha sonra da Lefkoşa’ya yöneldi. Ateşkes başlamadan Girne-Lefkoşa hattı birleşti.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 353 sayılı kararının 5. maddesi gereği 22 Temmuz 1974 tarihinde ateşkes ilan edildi.Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bu müdahalesinin sonucunda Yunanistan'daki cunta idaresi ve Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki Nikos Sampson Hükûmeti görevini bıraktı.
İkinci Harekât: Parola "Ayşe Tatile Çıksın"
Ancak 8 Ağustos'ta II. Cenevre Konferansı'nın yapılmakta olduğu zamanda Türklerin Limasol ve Larnaka civarında bir miktar köyü boşaltmış olmalarına rağmen, Rum Millî Muhâfız Alayı ve EOKA-B ele geçirdikleri yerleri tahliye etmedikleri gibi ellerindeki esirleri de serbest bırakmamışlardır.
Cenevre'de sürdürülen görüşmeler sırasında anlaşmanın mümkün olmadığı kanaati kesinleşince harekâtın yeniden başlatılacağı anlamına gelen "Ayşe Tatile Çıksın" (Ayşe, Turan Güneş'in kızı Ayşe Güneş'in adıdır.) parolasını Türk Dışişleri Bakanı Turan Güneş, Başbakan Bülent Ecevit'e bildirdi.
Bunun üzerine 13 Ağustos'ta Türk birlikleri tekrar ilerlemeye başladı. Türk birlikleri 14 Ağustos'ta başkent Lefkoşa'ya, 15 Ağustos'ta Lefke ve Magosa'ya girdi.
Harekât neticesinde bir taraftan Magosa'ya diğer taraftan Lefke'ye varılarak Türk tarafının sınırları çizildi.
"Biz aslında savaş için değil, barış için, yalnız Türkler’e değil, Rumlar’a da barış getirmek için Ada’ya gidiyoruz. Türkiye’nin Kıbrıs’ta barış, kardeşlik ve özgürlük için giriştiği harekât, bu sabah erken saatlerde başlamıştır."
—Bülent Ecevit, harekât başladıktan kısa süre sonra.
Haftalık Newsweek dergisinin İkinci Kıbrıs harekâtı'na yer veren 26 Ağustos 1974 tarihli sayısının kapağı.
Sonuçlar
Yunan Temyiz Mahkemesi cuntacılar hakkındaki dava sonunda 21 Mart 1979 günü 2558/79 sayılı şu kararı verdi:
Zürih ve Londra andlaşmalarına göre Kıbrıs'a yapılan Türk askeri müdahalesi yasaldır. Türkiye, yükümlülüklerini yerine getirme hakkı olan garantör devletlerden biridir. Esas suçlular darbeyi hazırlayan ve icra eden ve bu suretle de bu müdahalenin koşullarını hazırlayan Yunan subaylarıdır.
Kıbrıs Barış Harekatı sonunda tarafların kayıpları şöyleydi: Türk Silahlı Kuvvetleri'nden 415 Kara, 65 Deniz, 5 Hava, 13 Jandarma olmak üzere toplam: 498 şehit ve 1.200 yaralı vermiştir. Kıbrıs Türk tarafı ise, 70 mücahit ölü, 270 sivil ölü, 1,000 yaralı.[34] Kıbrıs Türkleri genel olarak 1672 şehit ve binlerce yaralı vermiştir. Rumlar ve Yunanlılar ise 4 bin ölü, 12.000 yaralı vermiştir.
Savaşın dışında olmasına rağmen BM Barış Gücü askerleri de kayıp vermişti: 3 Avusturyalı asker ölmüş, 24 Avusturyalı, 17 Finlandiyalı, 4 İngiliz ve 3 Kanadalı asker de yaralanmıştı.
1975 yılında Kıbrıs Türk Federe Devleti, 15 Kasım 1983'te ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulmuştur.
Tepkiler
Kıbrıs Türklerinin Görüşü
Kıbrıslı Türkler, harekattan hemen sonra sistematik katliamlardan kurtulmuş, yeniden kurulan asayişin etkisiyle 70'lerden önceki duruma geri dönebilmiştir. Kıbrıslı Türkler'e göre Zurih Anlaşması'nın verdiği haklara istinaden Türkiye adaya haklı olarak müdahale etmiş, adanın Türk nüfusuna yönelik saldırıların bitmesinde etkin güç olmuştur.
Kuzey Kıbrıs'ta harekatla ilgili birçok mezarlık ve tarihi mekânda, Türk askerlerine duyulan minnettarlığın izlerini görmek mümkündür. Adaya ilk çıkan ve burada ölen Türk askerleri için yapılan Karaoğlanoğlu Şehitliği, bunun en güzel örneklerinden biridir.
Ayrıca bugün KKTC'de bütün devlet ve diğer kurumlarda KKTC bayrağının yanında Türk Bayrağı da asılmaktadır. Bu Kıbrıs Türkleri'nin, Anavatan Türkiye'ye gönülden bağlı olduğunun en önemli göstergesidir.
Kıbrıs Rumlarının Görüşü
Kıbrıslı Rumlar'ın büyük kısmı, harekattan hemen önceki olayları, Türk ve Yunan/Rum tarafının çektiği acıları unutmuş, adada KKTC'nin kurduğu hakimiyeti ayrılıkçı bir hareket olarak nitelendirmiş ve Türk Ordusu'nu işgalcilikle suçlamıştır. Rum tarafına göre Türkiye burada adadaki Türkler'in haklarını savunmamakta, emperyalist gayeler gütmekte ve Kıbrıs'ta söz hakkı almaya çalışmaktadır.
Birleşmiş Milletler
Birleşmiş Milletler'e göre Kıbrıs Cumhuriyeti adanın tek hakimidir ve Güvenlik Konseyi'nin yayınladığı 550 sayılı kararla KKTC'nin Birleşmiş Milletler üyesi devletlerce tanınmamasını istemiştir. Birleşmiş Milletler'e göre Türk askeri adada işgalcidir ve buraları uluslararası herhangi bir anlaşmaya bağlı olmaksızın işgal etmiştir. Alınan bu karar neticesinde KKTC, Türkiye dışında hiçbir Birleşmiş Milletler ülkesi tarafından tanınmamıştır.
Kronoloji
Yunanistan'daki Darbe Sonrası Kıbrıs Olayları - 1974
15 Temmuz; Kıbrıs'ta Başpiskopos Makarios'a karşı darbe yapıldı ve Nikos Sampson iktidarı ele geçirdi. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bülent Ecevit Afyon gezisini yarıda kesip Ankara'ya döndü ve Güvenlik Kurulu ve Bakanlar Kurulu Olağanüstü toplantıları yapıldı.
16 Temmuz; Makarios bir İngiliz helikopteriyle İngilizler tarafından Malta adasına güvenliği için götürüldü. Ankara'da Başbakan Bülent Ecevit parti liderleriyle görüştü ve Yunanistan'daki darbenin doğuracağı sonuçlara karşı askeri tedbirlerin alınmaya başlandığını bildirdi, ayrıca bu toplantıda meclis aynı hafta içinde perşembe günü toplanmak üzere toplantıya çağırıldı. Yunanistan'da askeri cunta genel seferberlik kararı alındığını açıkladı.
17 Temmuz; Makarios Birleşmiş Milletleri Yunanistan'ı kınamaya çağırdı ve eş zamanlı olarak NATO yayınladığı bildiriyle Yunanistan'daki cunta yönetimini uyardı. Başbakan Ecevit ve beraberindeki heyet Yunanistan'daki darbe konusunda görüşmeler için Londra'ya hareket etti. Nikos Sampson Kıbrıs'ta da hakim olmaya başladı. Birçok devlet başkanı soğukkanlı olmak gerektiği konusunda mesajlar yayınladı.
18 Temmuz; Ankara'da Başbakan yardımcısı Necmettin Erbakan ve Maliye Bakanı Deniz Baykal ile parti liderleri toplandı ve meclis olağanüstü toplantısının cumartesi gününe ertelenmesini kararlaştırdı. Dışişleri Bakanı Turan Güneş, Pekin gezisinden döndü. Londra'daki Türk heyeti, Başbakan Bülent Ecevit'in, ABD Dışişleri Bakanı Dr. Henry Kissinger'in temsilcisi Joseph Sisco ile görüşmesinin ve Savunma Bakanı Hasan Esat Işık'ın İngiliz Dışişleri Bakanı James Callaghan'la son kez görüşmesinin ardından geri döndü. Aynı gün Joseph Sisco Atina'ya gitti.
19 Temmuz; Joseph Sisco Atina'dan sonra Türkiye'ye hareket etti. Türk Deniz Kuvvetleri Türkiye Cumhuriyeti gemileri Mersin'den demir aldı. Joseph Sisco gece de Ankara'da Başbakanlık'ta görüşmelere devam etti. Türk Ordusu'nun hazırlıkları tamamlandı. Mersin'de Çıkarma gemilerine askerler bindirilmeye başlandı. Doğu Trakya'daki Türk Ordusu'na bağlı birlikler Yunanistan sınırına doğru kaydırılmaya başlandı. Yunanistan'da darbeciler Trakya sınırındaki köyleri boşaltma kararı aldı ve Atina radyosunda "Bir günde Konstantinopolis'deyiz" mesajları yayınlanmaya başladı.
20 Temmuz; Sabah beşte Türk askeri uçakları keşif uçuşlarını tamamladı ve asıl harekat için tekrar havalandı. Sabah altıda Başbakan Bülent Ecevit radyodan yayınlanan mesajıyla çıkarmanın başladığını açıkladı. Sabah 8:30'da Türk askeri Kıbrıs'a çıktı. NATO ve Birleşmiş Milletler eş zamanlı toplantı yaptı fakat toplantı sonunda eylem kararı alınmadı. TBMM olağanüstü toplantısını yaptı. Çıkarmadan çok kısa süre önce Atina'ya ikinci kez gitmiş olan Joseph Sisco akşam Ankara'ya döndü.
21 Temmuz; Birleşmiş Milletler 353 nolu kararla "ateşkes" çağrısında bulundu. Yunan donanmasının Kıbrıs'a tekrar hareket etmesi durumunda vurulacağı Türkiye tarafından açıklandı. Nikos Sampson Türkiye'nin uyarısının dikkate alınmayacağını basın yoluyla bildirdi. Başbakan Bülent Ecevit, Joseph Sisco'ya hedeflere varılmadan durulmayacağını söyledi. Joseph Sisco, Yunan cuntasındaki fikir ayrılıkları nedeniyle görüşmek için dahi muhatap bulamadığını söyledi. Türkiye'nin uyarılarına rağmen Kıbrıs'a hareket eden Yunan gemileri ve uçakları ile Baf ve Baf açıklarında muharebe edildiği Türk, Yunan ve diğer yayın kuruluşlarından duyuruldu. Bu haberleri Türk Genelkurmay Halkla İlişkiler Bürosu doğruladı. Türk birlikleri Kıbrıs'ta Türklerin yaşadığı bölgelerde kontrolü ele geçirdi. İlerlemeye devam edildiği bildirildi.
22 Temmuz; Yunan cuntasının dağılmak üzere olduğu haberleri yayıldı fakat Atina haberleri resmi elden yalanladı. Yunanistan'da ve Türkiye'de Birleşmiş Milletlerin "ateşkes" çağrısını yerine getirme kararı alındı ve 17:00'da uygulamaya başlandı.
23 Temmuz; Muharebeler sırasında batan Türk ve Yunan gemilerinden kurtulan denizcilerin gemiler tarafından ateşkes sırasında bulunduğu basında yer aldı. Yunan cuntası iktidarı Karamanlis'e bırakma kararı aldı ve Klerides, Nikos Sampson'un yerine geçti. TBMM özel toplantısında "Türk Ordusu başarılı bir harekat gerçekleştirdi." açıklaması yapılarak tebrik edildi. Cenevre Konferansı bir gün ertelendi.
24 Temmuz; Başbakan Bülent Ecevit, Yunan yeni Başbakanı Karamanlis'i tebrik etti. Birleşmiş Milletler 354 sayılı kararında 353 nolu kararındaki "ateşkes" çağrısına uyulmaya devam edilmesini istedi.
25 Temmuz; Cenevre'de üçlü konferans akşamüstü başladı. Yunanistan ateşkesin görüşülmesini, Türkiye adaya gelecek olan yeni yapının görüşülmesini istedi. Mavros Türk Ordusu'nun genişlemeyi durdurup 22 Temmuz'da varmış olduğu hatlara geri çekilmesini istedi. Türk heyeti bu teklifi reddetti ve görüşmelere ara verildi. Aynı gün ikili görüşmeler başladı. Güneş ve Dr. Kissinger'ın özel temsilcisi Baffum, Güneş ve Callaghan ikili görüşmeleri tamamlandı. Türk heyeti konferansın devam etmesi yönünde fikirler yayınladı. Yunan heyetinin konferansa devam etmek istemediği gerekçesiyle Callaghan, Kissenger'ı müdahil olmaya çağırdı.
27 Temmuz; Kissenger'ın müdahalesiyle Yunan heyeti konferansı terketmekten vazgeçtiğini duyurdu. Güneş-Callaghan, Güneş-Mavros ve Callaghan-Mavros-Güneş görüşmeleri yapıldı ve uzmanların (eksper) kabul edilir bir görüş hazırlayarak ertesi gün bakanlara sunmaları kararı alındı.
28 Temmuz; Uzmanların toplantıları sabah 7:00'ye kadar sürdü. Güneş, toplantının yapılacağı Birleşmiş Milletler sarayı'na girerken "Hükümetten yetki aldım. Eğer isteklerimiz kabul edilmezse çekileceğim" dedi. Başbakan Bülent Ecevit, Ankara'da verdiği demeçte "Güvenlik sorunları ve ateşkes birbirlerinden ayrılmaz" dedi. 16:00'da uzmanların eşliğinde üç bakan gayri resmi toplantıya başladı. Gece yarısına doğru Başbakan Bülent Ecevit'in "Türk birliklerinin adadan çekilmesi" maddesine itiraz ettiği açıklandı. Ecevit, Karamanlis'e Ege'de buluşma önerisi getirdi.
29 Temmuz; 3:00'da Mavros Birleşmiş Milletler Sarayı'ndan ayrıldı. Yaptığı açıklamada "Artık her şey Ankara'ya bağlı, kabine toplantısı var, kabul veya reddecekler" dedi. Bülent Ecevit "çekilme" maddesiyle ilgili tüm tekliflerin Kıbrıs'lı Türk'lerin güvenliğinin fiilen garanti edilemeyeceği gerekçesiyle kabul edilemeyeceğini açıkladı. İngiliz Dışişleri Bakanı Cenevre görüşmelerinin sonuca bağlanmasını istedi ve sonuca bağlanmaması durumunda Londra'ya geri döneceğini bildirdi. Callaghan-Güneş görüşmesi ve teknik seviyede kısa bir toplantı yapıldı.
30 Temmuz; Çekilmeyle ilgili tekliflerde anlaşmaya varıldı ve "Cenevre Deklarasyonu" imzalandı.
1 Ağustos; Mavros, Türkiye'nin Cenevre Deklarasyonu'nu ihlal ederek adada askeri ilerleme yaptığını söyledi ve ikinci kez görüşmelere gitmeyeceğini duyurdu.
2 Ağustos; Güneş, Türk köylerindeki Rum işgalinin devam ettiğini bu durumda ikici görüşmelere gidemeyeceğini bildirdi.
8 Ağustos; Üçüncü devletlerin girişimleriyle ikinci Cenevre konferansı 19:00'da başladı. Türkiye ve Yunanistan'ın görüş ayrılıkları nedeniyle uzmanlar seviyesinde üç ayrı komite kuruldu.
9 Ağustos; Görüşlerdeki ayrılıklar nedeniyle ikinci konferansa devam edilemedi. Güneş-Kissenger'ın temsilcisi Hartman, Güneş-Callaghan, Callaghan-Mavros ikili görüşmeleri yapıldı. Klerides ve Denktaş Cenevre'ye geldi.
10 Ağustos; Kelerides "Bu toplantı anayasal sorunları ele almaya yetkili değildir" dedi. Denktaş "Türkiye'nin teklif ettiği coğrafi federasyon tek çıkar yoldur" dedi.
11 Ağustos; Callaghan, Denktaş-Klerides görüşmesinin yinelenmesini istedi. Görüşme yapıldı fakat olumlu sonuç çıkmadı. Güneş-Hartman ile tekrar görüştü. Üç dışişleri bakanı arasında yemekli görüşme yapıldı, sonuçsuz kaldı.
12 Ağustos; Türkiye iki öneri açıkladı; birincisi altı kantonlu ve ikincisi iki bölgeli. Klerides'e ve Yunan heyetine yollandı. Kıbrıs'taki Türk Birlikleri takviye edildi. Güneş-Callaghan ve Güneş-Hartman görüşmeleri yapıldı. Klerides ile Mavros bu teklifleri görüşmek üzere 48 saat süre istedi. Mavros "Silah gölgesinde anlaşma imzalanmaz" dedi.
13 Ağustos; Mavros'un açıklaması üzerine Türk heyeti Yunanistan'ın süre isteğini reddetti.
14 Ağustos; 5:00'te Türkiye'nin ikinci harekatı başladı. Türk Ordusu'na bağlı birlikler başkent Lefkoşa'ya girdi. Yunanistan, NATO müttefiki iki ülke arasındaki çatışmayı NATO'nun durduramadığı gerekçesiyle NATO'dan ayrıldığını açıkladı.
15 Ağustos; Yunanistan Başbakanı Karamanlis ülkesinin Kıbrıslı'ların yardımına gidemeyeceğini açıkladı. Olayların sorumlusu olarak Yunan askeri cuntasını ve Türkiye'yi gösterdi.