Quantcast
Channel: Game Of Thrones Türkiye Forum - Tüm Forumlar
Viewing all articles
Browse latest Browse all 6235

II. Dünya Savaşı ve Türkiye

$
0
0
Türkiye II. Dünya Savaşı'na askerî anlamda katılmamış olmasına karşın, bu topyekün savaşın etkilerini derinden yaşamıştır. Savunma amacıyla Çakmak Hattı yapılmıştır. Öte yandan Türkiye yönetimi, bir yandan başını Almanya'nın çektiği Mihver Devletler, diğer yandan da Müttefikler arasında bir denge politikası sürdürerek savaşın dışında kalmaya çabalamışlardır. Mihver ve Müttefik politikaları genel anlamda Türkiye'yi Akdeniz'deki güç dengelerinde kendi safına çekmeye yönelikdir.
İnsan kaynakları yönünden ağır sonuçları yaşanan bir Kurtuluş Savaşı'nın ardından yeni bir savaşa girmemek konusunda kesin olarak kararlı olan Türkiye yönetimi, sonuna kadar denge politikasını sürdürebilmiştir. Buna göre 1943'e kadar Almanya'nın istediği krom ve bor madenlerini temin etmiştir. 1943'ten sonra ise Balkanlar'daki Alman gerilemesine karşılık Almanya ile anlaşmayı fesh etmiş, daha sonra Alman-Türk tarafsızlık antlaşmasını da yürürlükten kaldırmıştır.
Türkiye yönetiminin savaş dışı kalmak konusundaki çabalarının ilk su yüzüne çıkmış girişimleri 1939 yılı başlarındadır. Esasen Türkiye yönetimi, Avrupa'da topyekün bir savaşın kaçınılmaz olduğu konusunda sağlam bir öngörüye sahiptir. Amerikalı General MacArthur’la 1931 senesinde yaptığı bir konuşmada Mustafa Kemal Atatürk şöyle diyor;
"Versay Antlaşması I. Dünya Savaşı’nı hazırlayan nedenlerin hiç birini ortadan kaldırmamış, aksine dünün başlıca rakipleri arasındaki uçurumu daha fazla derinleştirmiştir. Galip devletler yenilenlere barış koşullarını zorla kabul ettirirken bu ülkelerin etnik, jeopolitik ve ekonomik özelliklerini dikkate almamışlar, yalnız düşmanlık duygularının üzerinde durmuşlardır. Böylelikle de bugün içinde yaşadığımız barış, ateşkesten öteye gidememiştir. Bence dün olduğu gibi yarın da Avrupa’nın kaderi Almanya’nın tutumuna bağlı kalacaktır."

1939

Türk-İngiliz-Fransız Üçlü İttifakı

Kaçınılmaz görünen Avrupa savaşı dışında kalabilmeyi sağlamak üzere, İngiltere ve Fransa’yla 19 Ekim 1939’da Ankara’da bir ittifak anlaşması imzalandı. Bu ittifaka göre Türkiye'ye bir saldırıda bulunulursa, İngiltere ve Fransa askeri yardımda bulunacak, öte yandan savaş Akdeniz’e sıçrayacak olursa Türkiye de Akdeniz'deki bu savaşa askeri anlamda müdahalede bulunacaktır.

1940

Sıkıyönetim

20 Kasım'da İstanbul, Kırklareli, Edirne, Tekirdağ, Çanakkale ve Kocaeli illerinde sıkıyönetim ilan edildi ve ertesi gün bu bölgeyi kapsayan sıkıyönetim komutanlığına Jandarma Genel Komutanı Korgeneral Ali Rıza Artunkal atandı.

1941

941-A Seferî Kuruluş

[Resim: MG08_on_the_minaret_of_the_Ayasofya_Museum_1941.jpg]
Ayasofya Camisi'nin minaresine yerleştirilen MG08 makineli tüfeği

Savaşın başlamasından kısa bir süre sonra Kısmi seferberlik ilan edilerek 1920, 1921, 1922 doğumlular silah altına alındı. 1. Ordu'ya bağlı birlikler Edirne sınırına kaydırıldı. Karargahı Ankara'da bulunan 2. Ordu ise olası bir İstanbul'un işgaline karşı, başkent Ankara'yı koruması için Balıkesir'e kaydırıldı. Ordunun mevcudu 1.300.000 kişiye çıkarıldı.

Almanya'nın Balkanlar'a İnmesi

Almanya'nın Balkanları istilasının hemen ardından İngiltere'nin Türkiye'nin savaşa katılması konusundaki baskıları artmıştır. Churchill'in, Yunanistan'a yurtdışı bir sefer kuvveti göndererek, daha sonra Almanya'nın yumuşak karnına yönelecek bir kama oluşturma projesinin geri tepmesinin de bunda etkisi büyüktür. İngiltere'nin bu girişimi, Hitler'in tüm Balkanları istila etmesiyle sonuçlanmıştı.
Alman ordularının Balkanları istilasının hemen ardından Alman hükümeti Türkiye'ye bir saldırmazlık anlaşması önermiştir. Hitler, devrin Türkiye cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye gönderdiği kişisel mektubunda, Alman ordularının Türk sınırlarına 85 km.den daha fazla yaklaşmayacağı garantisini kişisel olarak verdiğini belirtmektedir.

Hitler'in İsmet İnönü'ye Mektubu

Vikikaynak'ta bu konuyla ilgili metin bulabilirsiniz.
Hitler'in İsmet İnönü'ye mektubu
Hitler'in İsmet İnönü'ye mektubu, Resmi olarak 1 Eylül 1939 sabah saat 5.45’te Alman ordularının Polonya sınırına saldırmasıyla başlayıp 2 Eylül 1945’te Japonya'nın teslimiyet belgesinin imzalanması ile sonuçlanan İkinci Dünya Savaşı sırasında, Almanya Devlet Başkanı Adolf Hitler'in Almanya Büyükelçisi Von Papen aracılığı ile Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye yazdığı 28 Şubat 1941 tarihli mektup

Refah Vapuru Faciası

Türkiye İngiltere'ye 4 denizaltı siparişi ve 4 filo uçak siparişi verir. İngiltere mürettebatın gemileri alması için gönderilmesi istenir. Deniz ve hava kuvvetlerinin en seçkin personelleri Mısır'a gönderilip oradan koruma ile İngiltere'ye gönderilecektir. Gemi bulması için Milli Savunma ve Ulaştırma Bakanlıkları görevlendirilir. Bir firmadan bulan Refah adlı 60 yıllık eski bir gemidir. 23 Haziran 1941 tarihinde sefere çıktıktan sonra Kıbrıs açıklarında gemi torpidolanır ve ağır bir yara alır. Gemide bulunan 202 denizci ve havacıdan sadece 50 kişi kurtulmuş diğerleri şehit düşmüştür. Olaya İtalyan veya Fransız denizaltısının sebep olduğu düşünülmektedir.

Türk-Alman Dostluk Paktı

[Resim: German-Turkish_Treaty_of_Friendship_and_...ession.jpg]
Türk-Alman Dostluk Paktı imzalanırken, 18 Haziran 1941

Türkiye yönetiminin bu öneriyi kabul etmesi, Müttefiklerle ilişkilerini bir dar boğaza sürüklemiştir. 18 Haziran 1941'de imzalanan saldırmazlık anlaşması Türkiye’nin Almanya ile olan ilişkileri yönünden bir kilometre taşı oldu. Ne var ki 10 Ağustos 1941'de Rusya ve İngiltere, ortak notayı Türkiye hükümetine ilettiler. Bu notada, Türkiye'nin toprak bütünlüğüne saygılı olunacağı ancak, Montrö Antlaşması gereği Türkiye'nin boğazları savaş gemilerine kapalı tutma taahhüdüne sadık kalmasının gereği belirtilmiştir.
İzleyen yıllar, Müttefiklerin Türkiye'nin kendi cephelerinde savaşa girmesi konusunda baskılarının giderek arttığı yıllar olmuştur.

1942

Ekmek Karnesi

Büyük şehirlerde ekmek satışları hükûmet tarafından belirlenen fiyatlar ve miktarlar üzerinden yapılıyordu.Herkesin aldığı günlük ekmek miktarı karnesine işleniyordu. Ekmek karnesi gibi zeytin,şeker vb. ürünler de karneyle verilmekteydi.
Savaş sırasında yaşanan kıtlığın Türkiye'yi de vurması yüzünden ekmek üretimi çok düşmüştür.
Herkesin ekmek alabilmasi için ekmek karneleri kullanılmıştır.
Savaş yıllarında ekmek alabilmek için gerekli olan belgedir.
Kabul Tarihi 14 Ocak 1942

Varlık Vergisi

Varlık Vergisi, 11 Kasım 1942 tarih ve 4305 sayılı kanunla konulan olağanüstü servet vergisinin adıdır. Türkiye vatandaşı olan gayrımüslim azınlıkların servetinin önemli bir bölümüne bu vergi ile devletçe el konulmuş, vergiyi ödeyemeyen veya ödemeyen kişiler Aşkale'de kurulan çalışma kampına gönderilmiştir.
Vergiden sorumlu Faik Ökte tarafından toplanan bu vergi 1944 yılında kaldırıldı.

1943

Türk Askerî Heyetinin Almanya Ziyareti

[Resim: BelgorodTurk.jpg]
Erich von Manstein ve Orgeneral Cemil Cahit Toydemir başkanlığındaki 5 kişilik Türk askerî gözlemci heyeti , Tiger I donanımlı 503. Ağır Panzer Taburu (Schwere Panzerabteilung 503)'nun manevrasını izliyorlar.(Belgorod, 26 Haziran 1943)

Adolf Hitler tarafından savaş gözlemcisi olarak davet edilmiş olan Cemil Cahit Toydemir liderliğindeki Türk askeri heyeti 26 Haziran 1943 ve 7 Temmuz 1943 tarihleri arasında İngiliz Kanalı, Doğu Cephesi ve Hitler'in Doğu Prusya'daki karargahı Wolfsschanze'yi ziyaret etti. Wolfsschanze'deki görüşme 7 Temmuz'da 1943'te gerçekleştirilmişti.
Türk askeri gözlemci heyeti Belgorod'da o sıralarda Kursk Muharebesi'ne hazırlanmakta olan Alman ordusunun hazırlıklarını incelemiş, 6. ve 7. Panzer Tümenlerinin yer aldığı Harkov Tatbikatı'na katılmışlardır:
"Tank mürettebatı iyi traşlıydı, en iyi üniformalarını giyiyorlardı ve en iyileri seçilmişti. Bu gösteri von Papen'in düşüncesinden çıkmıştı. Türk subayına, Alman zırhlılarının kudretini sergileyen bu gösteride Mareşal Manstein bizzat eşlik etmiş, sonra da General Hans von Funck bir çadırda kendilerine akşam yemeği vermişti. Türk subaylardan biri Almanlar'ın Türk yardımı olmaksızın Rusları yenebilecek güçlü bir orduya sahip olduklarını gözlemlemişti. Funck ise gece Türk-Alman dostluğunu öven bir konuşma yapmış ve Türkiye'nin Almanlar lehine savaşa girmesi üstüne konuşmuş, ancak gece bittikten sonra ast rütbeli bir topçu subayı olan Gerd Schmückle'ye, Türkiye olsun ya da olmasın, savaş kaybedilmiştir demiştir."
Türk heyetine Schellenberg de eşlik etmiştir. Heyet, Doğu Cephesi'nin ardından inşa halindeki Atlantik Duvarı ve U-bot sığınaklarını incelemiş, Schellenberg aldığı izinle heyete o zamana kadar en sıkı şekilde korunan ve gizlenen silâh üretim istatistiklerini göstermiştir. Heyete, ayrıca Berlin'de SS'lerin uçaksavar sitelerini göstermiş, en yeni makineli tüfeklerini ve otomatik silâhlarını Berlin'in merkezindeki, yeraltı atış poligonlarınıda göstermiştir.

[Resim: BelgorodTurkTigerI.jpg]
Tiger I ile oluşturulan 503. Ağır Panzer Taburu'nun manevrasını izleyen Türk subayları (Belgorod, 26 Haziran 1943)

Adana Görüşmesi

Türkiye Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile İngiliz Başbakanı Churchill arasında 30-31 Aralık 1943'te Adana yakınlarındaki Yenice istasyonunda yapılan görüşme sonucunda Türkiye müttefiklere yaklaşmakla beraber savaşa girmeyi kabul etmemiştir. Çünkü İnönü'nün Türkiye'yi taraf yapacağını belirttiği mühimmatın sadece %4'ü Türkiye'nin eline geçmiştir ve Almanya hala Balkanlarda egemendir.

Kahire Görüşmesi

II. Dünya Savaşı sonrasındaki Uzak Doğu'daki gelişmeleri değerlendirmek maksadıyla; Roosvelt, Churcill ve Chiang Kai-Shek arasında; 22-26 Kasım 1943 tarihleri arasında Kahire'de bir toplantı yapıldı. Konferansta kesin bir sonuca varılamadı. Roosvelt ve Churcill Tahran Konferansına bu atmosfer içinde gittiler. Ayrıca bu konferansta Türkiyenin savaşa girme durumuda görüşülmüş ama bir sonuca varılamamıştır. Konferansa Türkiye'den İsmet İnönü katılmıştır.

1944

Kahire Görüşmesi

Irkçılık-Turancılık Davası

2 Ağustos 1944 tarihine kadar Türkiye yönetimi bu baskılara direnmiş, savaşın kaderinin belli olduğu tesbitiyle Müttefiklerle anlaşmaya yönelmiştir. Almanya ile ve hemen ardından Japonya ile tüm diplomatik ve ekonomik ilişkilerini kesme kararı alan Türkiye yönetimi, Müttefik liderleri Şubat 1945’te toplanan Yalta Konferansı’nda, yeni kurulacak Birleşmiş Milletler’e yalnızca 1 Mart 1945 tarihine kadar Almanya’ya savaş açmış ülkelerin katılmasını içeren bir karar almaları üzerine, 23 Şubat 1945'te Almanya’ya savaş ilan etmiştir.
Türkiye, II. Dünya Savaşına Savaşın bitiminden 2 ay önce katılmıştır.Fakat bu savaşa katılım daha çok kâğıt üzerinde gerçekleşerek herhangi bir kayıp gerçekleşmemiştir. Savaşın gelişmekte olduğu sırada ülkede de artan bir İtalya-Almanya yanlısı kamuoyu vardı.Bunların başlıcaları Yunus Nadi, Nihal Atsız, Peyami Safa gibi dönemin tanınmış isimleri idi. Mahkeme sonucunda pek çok zanlı suçsuz bulunmuştur.Türkiye'de kendini müttefikler bazında aklamıştır
Türkiye savaşa Birleşmiş Milletler safında katılmasına rağmen Sovyetler tarafından mihver tarafını tutmakla suçlanmış ve Sovyetlerle Kars Antlaşmasından beri uzatılan saldırmazlık antlaşmasının sonunu getirmiştir. Bunun üzerine Türkiye Sovyetlere karşılık Amerika ile yakınlaşmaya başlamış ve Kore Savaşı'nın ardından NATO'ya katılmıştır
II. Dünya Savaşı'nın bitiminden sonra, Rusya'nın 93 Harbinde aldığı ve daha sonra Brest Litovsk Barış Antlaşması, Gümrü Antlaşması, Moskova Antlaşması ve Kars Antlaşması ile Türkiye'nin geri aldığı Kars, Ardahan ve Artvin vilayetlerini ve İstanbul ve Çanakkale Boğazlarında askeri üsler isteyince[1], Türkiye, II. Dünya Savaşı'nın diğer galipleri olan ABD ve İngiltere ile ilişkilerini güçlendirmek için tek-partili yönetimden çok-partili demokrasi düzenine geçmiş ve 1952 yılında NATO'ya üye olmuştur.
Bu tarih yorumunun eksikli bir yanı olarak ise özellikle Nazi Almanyası'nın savaş yıllarındaki Ankara elçisi Von Papen ve onunla yakın ilişkide olan Türk hükümetinde yetkili ekip gösterilebilir. Refik Saydam, Şükrü Saraçoğlu ve Numan Menemencioğlu'nun da dahil olduğu bu ekip Nazi Almanyasının galip gelmesini istemekte, Almanya ile dış ticareti Alman para birimi "Reichsmark" ile yapmakta, TC banknotlarını Almanya'da bastırmakta, Almanya'ya paslanmaz çeliğin hammaddesi olan krom sevkiyatı yapmakta ve Kırım ve Kafkasyadaki azınlıkları askeri harekat yapmakta olan Nazi Ordusunu cephede takip etmek için komutanlar yollamaktadırlar. Böyle bir durumda zaten Türkiye'de varolan ve yaratılan bir Sovyet karşıtlığı mevcuttur.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 6235

Trending Articles