Normalde Kutsal Dörtler başlığında yayınlayacaktım ama hikayeyi etkileyecek şeyler bol o yüzden ayrı bir konu açayım dedim.
Igaerla’nın 13 Kehaneti:
Sublim Kitabı’nda Igaerla’nın 13 kehanette bulunduğu yazar fakat 12 tane kehanet dolaylı yoldan anlatılır. 13. kehanet anlatılmaz. Bu kehanetler hem insanoğlunun dünyasıyla hem de Kutsalların dünyasıyla ilgilidir. Bazıları gerçekleşmiştir.
“Zeruların erişemediği o yıldız kaydı, toprağı hem yeşertecek hem kurutacak.”
İnsanoğlunun dünyaya düşüşü. İyiliği de kötülüğü de yanında getiriyor.
“Perdeyi kapatın yoksa güneşe aldanırsınız.”
Ihes’in örtülmesi için uyarı, insanoğlu iyi gibi görünüp zarar verecektir.
“Bıraktığımız nimetlere kanacaklar. Ihes’in ardını görecek yürekleri yok.”
Kutsalların insanoğlunun dünyasına bıraktıkları küçük nimetleri büyük görecekler. Oysaki Ihes’in arkası kat ve kat daha zengin.
“Vodce’nin yeşil gözleri adeletsizliğe dayanamaz. Küçükleri uyarmak için emir verecek. Gideceğiz ve onlara Ihes’in arkasını göstereceğiz.”
Kral Vodce, insanoğlunu Ihes’in diğer tarafında bırakıp hiçbir işaret göndermeden kendilerine dönmelerini beklemeyi adeletsizlik olarak gördü ve dört büyük ırkı temsil edecek 4 erkek elçi seçildi ve insanoğlunun dünyasına gönderdi.
“Hepimiz Ihes’in ardına kayıplar vereceğiz. Onların o güzelliği ve lanetleri ki bizi yerle bir eder.”
İnsanoğlu elçileri yoldan çıkardı. Elçiler insanlarla çiftleşti, kutsal döller insanlara karıştı. Elçiler ordular kurup birbirleriyle savaştılar.
“O ruhsuz gözlerine menekşeleri ektik. Görenleri dinleyecekler mi?”
Pudaların dölünün insanoğluna geçmesiyle Morea kavmi oluşmuştur. Anlatımlara göre kahverengi saçları ve menekşe renginde gözleri vardır. Uykularında Ihes’in ardına geçerler. Büyük bir katliam ile yok edilmişlerdir. Halk arasında hâlâ yaşadıklarına inanılsa da yüzyıllardır görülmemişlerdir.
“Ve birbirlerini yok ettiler. Miasto’nun perdesini aralayın da bu cehalet sönsün.”
Ura ve Tan elçileri de döllerini insanoğluna aktardılar. Yandaşlarıyla Grensepi Savaşı’nı yaptılar. Kutsal Dörtler bu savaşı bitirmek için Miasto’nun üzerindeki perdeyi hafiften kaldırdı. Miasto’nun kızgın alevleri savaş alanını ve çevresini yaktı. Daha sonra Ihes yeniden tamamen örtüldü. Hayatta kalan az sayıdaki Ura ve Tan torunu birbirine karışmıştır ve buradan melez Minrit halkı doğmuştur. Efsaneye göre Grensepi, Ura ve Tan elçilerinin aşık olduğu kadındı. İkisinin de çocuklarını doğurdu daha sonrasında ise onun için savaş çıktı. Sarı saçlı ve sarı gözlü tasvir edilir.
“Saklamalıyız. Gözlerini yıkayalım, ateşini söndürelim, kanatlarını kıralım. Hisseder geri kazanır.”
Elçiler de insanoğluna kandıktan sonra Kutsal Dörtler, hayatta kalan diğer iki elçiyi ve çocuklarını öldürdü. Zeruların 10 Fırtına Süvarisi, Ihes’in ardına geçip katliam yaptı. Fakat Puda elçisi, çocukları Morea’ları uyutma yoluyla Ihes’in ardına kaçırdı. Morea’ları hissedemeyen süvariler sadece Puda elçisini öldürdü. Morea halkı daha sonra insanlar tarafından katledilmiştir.
“Karşı koydu, devamı da koyacak. Karanlıklarını hemen farkedersiniz.”
Zeru halkının gökyüzüne çıkma özellikleri vardır. Zeru elçisi bütün gücünü terse çevirdi ve yerin katlarının altına indi ve çocuklarının bir kısmını oraya sakladı. Fakat gücü tüm çocuklarına yetmedi. Saçlarındaki beyazlar siyaha döndü, gözleri kanadı. Süvariler elçiyi ve yeryüzünde kalan çocuklarını öldürdü. Yerin altına sakladığı 7 çocuğu yüzyıllarca orada kaldılar. Babalarından gelen beyaz saçları karardı, gözleri kızardı. Yeryüzüne çıktılarında Dörtler’e karşı savaşacaklardır. Efsanelerde 7 kişi olmalarına rağmen “Beşler” olarak adlandırılırlar çünkü insanoğlunu kutsal dünyada beşinci büyük ırk olarak kabul ettirmek için savaşacaklarına inanılır.
“Ihes’i yırtarlarsa yanacaklar, bunu onlara kim söyler?”
“En kusursuz için dört bir arada olmalı.”
“Dört eksik hissettiriyor.”
“Sarıyı çağırın, uyandırın ve yüceltin. Bizlerden eksik kalan o.”
13. kehanet ise hiçbir yerde geçmez. Her hikayenin kendisine göre 13’ü vardır.
Igaerla’nın 13 Kehaneti:
Sublim Kitabı’nda Igaerla’nın 13 kehanette bulunduğu yazar fakat 12 tane kehanet dolaylı yoldan anlatılır. 13. kehanet anlatılmaz. Bu kehanetler hem insanoğlunun dünyasıyla hem de Kutsalların dünyasıyla ilgilidir. Bazıları gerçekleşmiştir.
“Zeruların erişemediği o yıldız kaydı, toprağı hem yeşertecek hem kurutacak.”
İnsanoğlunun dünyaya düşüşü. İyiliği de kötülüğü de yanında getiriyor.
“Perdeyi kapatın yoksa güneşe aldanırsınız.”
Ihes’in örtülmesi için uyarı, insanoğlu iyi gibi görünüp zarar verecektir.
“Bıraktığımız nimetlere kanacaklar. Ihes’in ardını görecek yürekleri yok.”
Kutsalların insanoğlunun dünyasına bıraktıkları küçük nimetleri büyük görecekler. Oysaki Ihes’in arkası kat ve kat daha zengin.
“Vodce’nin yeşil gözleri adeletsizliğe dayanamaz. Küçükleri uyarmak için emir verecek. Gideceğiz ve onlara Ihes’in arkasını göstereceğiz.”
Kral Vodce, insanoğlunu Ihes’in diğer tarafında bırakıp hiçbir işaret göndermeden kendilerine dönmelerini beklemeyi adeletsizlik olarak gördü ve dört büyük ırkı temsil edecek 4 erkek elçi seçildi ve insanoğlunun dünyasına gönderdi.
“Hepimiz Ihes’in ardına kayıplar vereceğiz. Onların o güzelliği ve lanetleri ki bizi yerle bir eder.”
İnsanoğlu elçileri yoldan çıkardı. Elçiler insanlarla çiftleşti, kutsal döller insanlara karıştı. Elçiler ordular kurup birbirleriyle savaştılar.
“O ruhsuz gözlerine menekşeleri ektik. Görenleri dinleyecekler mi?”
Pudaların dölünün insanoğluna geçmesiyle Morea kavmi oluşmuştur. Anlatımlara göre kahverengi saçları ve menekşe renginde gözleri vardır. Uykularında Ihes’in ardına geçerler. Büyük bir katliam ile yok edilmişlerdir. Halk arasında hâlâ yaşadıklarına inanılsa da yüzyıllardır görülmemişlerdir.
“Ve birbirlerini yok ettiler. Miasto’nun perdesini aralayın da bu cehalet sönsün.”
Ura ve Tan elçileri de döllerini insanoğluna aktardılar. Yandaşlarıyla Grensepi Savaşı’nı yaptılar. Kutsal Dörtler bu savaşı bitirmek için Miasto’nun üzerindeki perdeyi hafiften kaldırdı. Miasto’nun kızgın alevleri savaş alanını ve çevresini yaktı. Daha sonra Ihes yeniden tamamen örtüldü. Hayatta kalan az sayıdaki Ura ve Tan torunu birbirine karışmıştır ve buradan melez Minrit halkı doğmuştur. Efsaneye göre Grensepi, Ura ve Tan elçilerinin aşık olduğu kadındı. İkisinin de çocuklarını doğurdu daha sonrasında ise onun için savaş çıktı. Sarı saçlı ve sarı gözlü tasvir edilir.
“Saklamalıyız. Gözlerini yıkayalım, ateşini söndürelim, kanatlarını kıralım. Hisseder geri kazanır.”
Elçiler de insanoğluna kandıktan sonra Kutsal Dörtler, hayatta kalan diğer iki elçiyi ve çocuklarını öldürdü. Zeruların 10 Fırtına Süvarisi, Ihes’in ardına geçip katliam yaptı. Fakat Puda elçisi, çocukları Morea’ları uyutma yoluyla Ihes’in ardına kaçırdı. Morea’ları hissedemeyen süvariler sadece Puda elçisini öldürdü. Morea halkı daha sonra insanlar tarafından katledilmiştir.
“Karşı koydu, devamı da koyacak. Karanlıklarını hemen farkedersiniz.”
Zeru halkının gökyüzüne çıkma özellikleri vardır. Zeru elçisi bütün gücünü terse çevirdi ve yerin katlarının altına indi ve çocuklarının bir kısmını oraya sakladı. Fakat gücü tüm çocuklarına yetmedi. Saçlarındaki beyazlar siyaha döndü, gözleri kanadı. Süvariler elçiyi ve yeryüzünde kalan çocuklarını öldürdü. Yerin altına sakladığı 7 çocuğu yüzyıllarca orada kaldılar. Babalarından gelen beyaz saçları karardı, gözleri kızardı. Yeryüzüne çıktılarında Dörtler’e karşı savaşacaklardır. Efsanelerde 7 kişi olmalarına rağmen “Beşler” olarak adlandırılırlar çünkü insanoğlunu kutsal dünyada beşinci büyük ırk olarak kabul ettirmek için savaşacaklarına inanılır.
“Ihes’i yırtarlarsa yanacaklar, bunu onlara kim söyler?”
“En kusursuz için dört bir arada olmalı.”
“Dört eksik hissettiriyor.”
“Sarıyı çağırın, uyandırın ve yüceltin. Bizlerden eksik kalan o.”
13. kehanet ise hiçbir yerde geçmez. Her hikayenin kendisine göre 13’ü vardır.