Quantcast
Channel: Game Of Thrones Türkiye Forum - Tüm Forumlar
Viewing all articles
Browse latest Browse all 6235

Robert Jordan Söyleşisi - Niran Elçi

$
0
0
[Resim: images?q=tbn:ANd9GcR5aH_v4jBAq_Vf0Q4h3lK...s8SyPllIbr]

Niran Elçi: Sizlere Robert Jordan’ı tanıtmak gibi bir cahillik yapmayacağım elbette, çünkü burada olduğunuza göre hepiniz onu tanıyorsunuz zaten.
Bay Jordan’a Zaman Çarkı’nın nasıl oluştuğunu sorarak başlayacağım. Sonra da sizlerin sorularını alacağız.


Robert Jordan: “ Zaman Çarkı tek bir fikirden değil birçok fikirden doğdu.Genellikle kitaplar için son bir hazırlık süreci olur. Zaman Çarkı ile ilgili fikirler kitabı yazmaya başlamadan yaklaşık 10 sene önce kafamda dolaşmaya başlamıştı. Kafamdaki fikirlerin bazıları çok basit bazıları çok karmaşıktı.
Örneğin şöyle düşündüm. Birgün biri gelip de omzuma dokunsa ve “ İnsanoğlunu kurtarmak zorundasın, ama sonunda ölmek zorunda kalacaksın” dese ne olurdu?
Birçok fantasya kitabındaki şu düşünce canımı sıkıyordu. Küçük sakin bir kasabaya güçlü ve bilge birisi geliyor ve diyor ki: “Gelin! Beni takip edin! Hepinizi kurtaracağım! Ve küçük kasabadaki insanlar: “ E, peki o zaman gelelim” diyorlar.
Benim büyükbabam çiftçiydi. Bende çocukluğumda büyükbabamın çiftliğine gider, orada çalışırdım. Oradaki insanlar ile ilişkide olurdum. Ancak bana öyle geliyordu ki, aslında bu köylülerin bu güçlü ve bilge adama şu şekilde davranırlardı: “ Ha? Öyle mi? Tamam, sen önce bir gel bir bira iç, hatta bir tane daha, al bir bira daha.. “ Ona altı tane bira içirdikten sonra da sarhoş bir biçimde onu kapının önüne koyarlar.
Başlangıçta anlatmak istediğim hikaye bu kitaplarda anlatılanlardan çok farklıydı.
Başlangıçta Rand al’Thor ve babası Tam al’Thor kafamda tek kişiydi. Ana karakter yaklaşık 35 yaşlarında bir adam olacaktı. O zamanlar adı henüz Emond Meydanı olmayan bu kasabadan kaçmış olacaktı. Atlarla ilgili bilgisi olan bu adam yine atlarla ilgili bir iş bulabilecekti. Ancak bu delikanlı atlar ile çalışmak yerine askerler ile çalışacaktı, asker olacak ve askerlikte yükselecekti. 20 yıldır asker olmuş olacak ve askerlikten bıkmış ve savaşlardan yorgun düşmüş olacaktı.
Eve dönmek isteyecekti ve sonunda dönecekti de. Fakat geri döndüğünde köyünü artık bıraktığı gibi bulamayacaktı. Artık buralardan kaçan o çocuk olmadığının da farkına varacaktı.
Kendisi orada huzur ararken kehanetin onu peşinde olduğunu öğrenecekti. Gördüğünüz gibi bu hikaye sonunda kitapta yazılanlar ile o kadar farklı ki, bunu ayrıca ele alabilir ve kitaplaştırabilirim. Hatta Zaman Çarkı’ndaki hiçbir unsuru da kullanmadan.
Hatta belki de Zaman Çarkı’nı bitirdikten sonra zaman bulduğumda bunu yapabilirim bile.
Bilmeyenler için söylüyorum. Şuanda 11.ci kitabı yazıyorum, bu kitabın adı “Knife of Dreams” yani “Düşlerin Hançeri” olacak. Bu kitap Amerika ve Kanada’da önümüzdeki sene (2005) ekim ayında yayınlanacak. Gelecek nisana kadar bitirmeyi umduğum bu kitaptan sonra “son” kitabı yazmaya başlayacağım.
Daha önceden Zaman Çarkı öncesine ait olan “New Spring” (a) adlı kitabı daha anlaşmam nedeniyle bitirdikten sonra artık Zaman Çarkı’nda anlatmak istediğim tüm hikayeyi anlatmış olacağımı düşünüyorum.
Bu arada Zaman Çarkı’ndan sonra yazmaya başlayacağım şeyinde şimdiden anlaşmasını imzalamış bulunuyorum. Yeni serinin adı: “ Infinity of Heaven “ olacak.
Dünyası Zaman Çarkı dünyasından tamamen farklı olacak. Kültürler farklı olacak, tümüyle tamamen farklı olacak.
Ancak yine çok iradeli ve güçlü kadınlar olacak. Zayıf kadınları yazmanın ve orada olmalarının bile çok sıkıcı olduğunu düşünüyorum.
Yazdığım biri hariç tüm kitaplarda olduğu gibi yine erkekler kadınları anlamayacak, kadınlar da erkekleri anladıklarını zannedip, sonunda yanılmış olduklarını anlamış olacaklar. En azından erkekler ne olup bittiğini bilmediklerini itiraf ediyorlar.
Sanırım artık soru kısmına geçebiliriz..

Soru: Sizce Amerika’da ve dünyada fantasyanın geleneği ve geleceği nedir?

Robert Jordan: Fantasya Amerika’da çok popüler. Bilimkurgudan bile çok daha popüler. Polisiye romanlarıyla aşağı yukarı aynı seviyede. Dünyanın geri kalanını tam olarak bilemiyorum.
Popüler olmasının nedenine gelince, bence fantasyada iyi ve kötüyü, doğru ve yanlışı hiç çekinmeden söyleyebiliyorsunuz. Benim kitaplarımda verilen kararlar sırasında neyin iyi ve neyin kötü olduğunu neyin doğru ve neyin yanlış olduğunu anlamak güç oluyor. Bazen bir karar veriyorsunuz, ve sonunda o kararın yanlış olduğunu görüyorsunuz. Yaptığınız iyi bir şeyin korkunç sonuçları olabiliyor. Ve bu yüzden yine de tekrar, ve tekrar ve tekrar denemelisiniz. Çünkü denemeyi bıraktığınız anda kötülük kazanacaktır.

Soru: Bu aralar fantastik kitapların sinemaya uyarlanması söz konusu. Zaman Çarkı hakkında da böyle bir söylenti var.

Robert Jordan: Doğrusu tek uyarlanmasını bildiğim film Yüzüklerin Efendisi olmuştur, ki her üç filmi de harika bulduğumu söylemeliyim.
Adaptasyonları çok iyiydi. Adapte etme bazen bazı şeyleri çıkartmak zorunda olmaktı, ki bence Tolkien Tom Bombadil bölümlerini çıkartmalıydı da.
Benim kitaplarımı filmleştirmek üzere Red Eagle Entertainment adındaki firma opsiyonlu olarak hakları satın aldı. Ancak filmin gerçekten yapılıp yapılmayacağı ise hala havada.
Birkaç yıl önce NBC bir dizi yapmak üzere hakları almıştı.Çok ciddiydiler hatta senaryo yazarları bile vardı. Ancak ben anlaşmayı imzaladıktan yaklaşık bir sene sonra tüm bu konuda görüşmüş olduğum kişiler NBC’den ayrıldı bu da bu projenin sonu oldu.
Yani kısacası bir gün filmi olur, belki de olmaz. Filmin olması iyi olurdu tabi iyi olması şartıyla. Olmasa da ben yine yazmaya devam ederim. Benim işim bu.

Soru: Tolkien Yüzüklerin Efendisi’ni yazarken ikinci dünya savaşından etkilendiği söyleniyor. Siz de bugünkü olaylardan etkileniyor musunuz?

Robert Jordan: Hayır, her zaman inandıklarına inanmayanları öldüren kişiler olmuştur. Benim kitaplarımda Işığın Çocukları adlı askerler de “Biz doğruyu biliyoruz. Bizim gerçeklerimize inanacaksın! Eğer inanmazsan seni öldürürüz!” derler.

Soru: Daha önce yazdığınız ancak çok tanınmayan kitaplarınız var mı? Ve bilim kurgu okur musunuz?

Robert Jordan: Yıllar önce bazı “Conan” kitapları yazmıştım. (güler) ne diyebilirim ki? Paraya ihtiyacım vardı.
Amerikan Devrimi ile ilgili ve 1820 ler ile ilgili de tarihsel romanlar yazdım.
Yayıncımın verdiği isimle “Cheyenne Raiders” (b) adındaki romanım tekrar basıldı. Konusu da Cheyenne Kızılderilisi olmayan bir adam ile ilgiliydi. Başarısız bir emigrasyonu anlatıyordu.
Baş karakter Cheyenne’lerin içinde yaşamaya başlıyor. Fakat daha sonra onlara bir türlü dahil olamayacağını anlıyor, fakat artık geriye de dönemeyecek kadar da değişmiş olduğunu anlatıyor.
Bilim Kurgu’ya gelince, ben daha fazla fantazya okurum. Fakat Neil Stephenson’nun bir kitabı çıktığı anda da onu hemen alır okurum.

Soru: Bir röportajınızda birçok kültürden etkilenmiş olduğunuzu okudum. Acaba hiç türk kültüründen etkilenmeler de bulabilirmiyiz?

Robert Jordan: Okuyun ve kendiniz bulun! Hayır, sizlere bu işi kolaylaştırmayacağım.

Soru: Fantazya yazmak istemenizin nedeni neydi? Ve fantazya yazarı olmak isteyenleri ne önerebilirsiniz?

Robert Jordan: Anlatmak istediğim hikayeyi ancak fantazya jargonuyla anlatabilirdim. Başka bir yolu yoktu. Ve fantasya yazmak isteyenlere de diyebileceğim tek şey; çok fantazya okumaları olur. Ve oturup yazmak, biraz daha yazmak, ertesi gün yine yazmak, tekrar yazmak ve yazmaya devam etmek.
Sonunda ya artık bir yazar olursunuz, yada delirmiş olursunuz. Bazılarımız her ikisi de olduk.

Soru: Mevcut karakterler ve olaylara dahil olmak üzere yeni karakterler de olacak mı?

Robert Jordan: Hayır. Olabildiğince mevcut olayları sindirmeye ve mevcut karakterleri kullanmaya çalışıyorum. Dünya’nın Gözü’nü yaklaşık 4 yılda bitirdim. Onu yazmaya başladığımda gideceğim yerleri biliyordum. Ancak bitirdiğimde bir de baktım ki yaklaşamamıştım bile! Kontratı imzaladığımda en fazla 5 veya 6 kitaptan oluşacağını düşünmüştüm. Dünyanın Gözü’nü bitirdiğimde tüm seriyi 6 kitapta bitirebileceğimi düşünüyordum hala. Büyük Av’ı bitirdiğimde ise artık 6 kitabın yetmeyeceğini anlamıştım ve toplam kaç kitap olacağı hakkında bir fikrim de yoktu. Hikayeleri anlatacağım sayfa sayıları ile ilgili de oldukça yanlış tahminlerde bulunmuştum.

Soru: Irak konusunu işlemiş olabilme ihtimali de varmı?

Robert Jordan: Hayır. Daha önce de belirttiğim gibi dünyada olup bitenler Zaman Çarkı’nın etkilemiyor. Ancak tabii ki özel hayatım kitaplarımı etkiliyor. Örneğin: Bir sirke gitmiştim. Bir de baktım ki beşinci kitapta da bu etkilenme karşıma çıkıverdi.

Soru: Kitaplarınızda çok sayıda politik ve kültürel öğeler bulunmaktadır. Bu konulara özel bir ilgi varmı, araştırmalarınız oluyor mu?

Robert Jordan: Her zaman gerçekte var olan bir kültürü yansıtmamaya çalıştım. Başka yazarla bu işi yapıyor, ancak benim yapmak istediğim şey bu değil.
Bir kültürden bir öğe, diğer kültürden diğer öğeyi alıyorum, ve bunları bir araya koyup harmanlıyorum. Sonra bakıyorum. Bunları buraya koyduğumda bunun sonucu ne olur? Gerçekten var olsa bu kültür nasıl olurdu? Tüm dünyadan topladığım öğeler burada bir arada bulunuyor. Bazen de kendim birşeyler koyuyorum.
Örneğin; Andor’da kadınlar iktidar oluyor. Fakat başta bunu hayal ettiğimde ilk 7 kraliçe kadınlar iktidar olduğu için kraliçe olmuyorlardı. Savaş yüzünden erkekler öldüğü için kadınlar kraliçe oluyor. Daha sonradan bu gelenekleşiyor.
Bazı kültürlerin ilhamlarını da Cheyenne’lerden esinlenme olduğunu da söyleyebilirim. Cheyenne’ler Kanada’nın doğusunda yaşarlardı. Ormancı ve tarımcı bir topluluklardı. Ancak daha sonradan silahlı adamlar tarafından yuvalarından kovuldular. Batıya gide gide öyle bir yere geldiler ki başka hiç kimse o topraklarda yaşamak istemiyordu.
Bu göçe “Bulutları Kaybederken” adını verdiler. Çünkü o kadar göç etmişlerdi ki artık nasıl tarım yapılacağını unutmuşlardı. Bu kimsenin yaşamak istemediği topraklarda toplanıp bir kurul düzenlediler. Kurulun başlıca kararları da bunlardı: Bütün dünya bizim düşmanımız. Herkes bize saldırdı. Bu yüzden biz de herkese savaş açacağız. İki nesil içinde at çaldılar ve kendilerini öyle eğittiler ki, bazı uzmanlara göre dünyanın en iyi süvari gücü oldular. Ve herkese saldırıp, savaş açtılar. Çünkü bu onların tek hayatta kalma amaçlarıydı. Kendilerinden çok daha büyük kabilelerle de savaştılar. Onlarda Cheyenne’lerden uzak durmayı tercih ediyorlardı. Çevrelerinden dolaşıyorlardı. İşte Cheyenne’ler bu kadar iyiydi.

Soru: Fantazya dünyasında güçlü kadın rolleri çok azdı ve siz bu boşluğu doldurdunuz. Kitaplarınızda çoğu kadın güçlü ve kudretliyken, birçok erkek çocukça hareket ediyorlar. Ancak önemli kararlar alınması gerektiğinde bu güçlü kadınlar birden bire çocuklaşıyor ve bu da beni çok sinirlendiriyor. Birşeyi mi ima etmeye çalıştınız? Yoksa özel nedenleriniz var mıydı?

Robert Jordan: Birşeyi ima etmiyorum. Özel bir nedenim de yok. Herkesin bir göbek deliği vardır. Eğer çocukça hareket etmeyen, çok soğukkanlı hareket edebilen birini arıyorsanız o zaman göbek deliği olmayan birini bulmanız gerekiyor. O insanı bulduğunuzda da mükemmel insanı bulmuşsunuzdur.

Soru: Birçok insan fantazya edebiyatını seviyor. Birçoğu da uzak duruyor. Bu kişiler fantazyanın gerçekle hiç bağdaşmadığını söylüyorlar. Ve eğer yazmak düş kurmak ise, düş kurmanın kabul edilmediğini tuhaf bulmuyormusunuz?

Robert Jordan: Doğrusu bunu bende tuhaf buluyorum. İnsanlar hakkında yazılan her roman, ne denirse densin, gerçek dünya ile ilgilidir. Fantasya romanında insanlar birbirlerine tepki gösterirse, birbirleriyle ilişki halindeyse bu ilişki en ciddi edebi romandaki ilişkiden farklı değildir. Hatta bazen gerçek dünya ile daha da fazla ilişkilidir.

Soru: Kitaplarınızın adı neden Zaman Çarkı?

Robert Jordan: Zaman Çarkı olmasının nedeni zamanın bir çark gibi işlemesi. Birçok eski medeniyet zamanın bir çark olduğuna inanırlardı. O çark döndükçe çağlar geliyordu ve geçiyordu. Zamanın bir çark olduğuna inanmak ile bir sorun, siz ne yaparsanız yapın olacak olanın yine de olması. Dolayısıyla sizin olayların akışında bir değişiklik yapamamanız.
Ancak şimdiki zamanda artık inancımıza göre zaman dönüp dolaşıp geri gelmiyor. Örneğin kölelik kalktıktan sonra tekrar dönüp gelmesi artık inancımıza göre mümkün değil.
Fakat ben bu çarkı bir sebepten dolayı istedim. Eğer zaman bir çark ise, ileriye ve geriye bakabilir, yine de aynı noktayı görebilirsiniz. Yani gelecek aynı zamanda geçmiştir. Ve Zaman Çarkı’nda geleceğin ve geçmişin mit ve efsanelerin kaynağı biziz. Ve kitaptaki insanlar da bizim mit ve efsanelerimizin kaynağı.
Birçok mit ve efsaneyi aldım, ve onları belli kültürlere has olan özelliklerini çıkarttım. Ondan sonra tersine mühendislik yaptım. Amerika’da küçük çocukların oynadığı bir oyun vardır. Ona “Fısıltılar” yada “Telefon” adını verirler. Bir çocuğa bir kağıda yazılmış bir minik fıkra verilir. Bunu yanındaki çocuğun kulağına fısıldar. O da diğerine, o da yine diğerine fısıldar. Bu şekilde odada çepeçevre dolanır. Son çocuk ayağa kalkar ve yüksek sesle ona söyleneni tekrarlar. Sonra ilk çocuk ayağa kalkıp kağıtta yazan fıkrayı yüksek sesle okur. Bu iki fıkranın da artık birbirleriyle hiç bir alakası olmaz.
Mitler ve efsaneler o son çocuğun anlattığı fıkra oluyor. Ancak ben tersten giderek ilk çocuğun elindeki kağıtta yazanı bulmaya çalışıyorum.
Kitaplarımda değişik esinlenmeler var. Rand al’Thor’da mesela Kral Arthur’dan esinmelerimi bulabilirsiniz. Ayrıca Kral Arthur efsanesi Avrupa’da 5-6 farklı şekilde anlatılıyor. Norveç, Japon ve Çin mitlerinden de ayrıca parçalar var. Arthur’un bazı unsurları Arthur Şahinkanadı’nda da kullanılmıştır.
Ama hiçbir karakterin tek başına bir miti yok, çünkü üç adamın yaptıkları bir araya getirilmiş ve tek bir mit halini almıştır.
Amerika’da Zaman Çarkı kitaplarıyla ilgili web sitelerinde bu mitlerin neler olduğunu bulmaya çalışan ve bunlara dayanarak sonunu bulmaya çalışan bir sürü insan var.

Niran Elçi: Evet, zamanımız doldu. Çok teşekkür ederiz.
Robert Jordan: Ben teşekkür ederim.

[Resim: jordan_sm.jpg]

Viewing all articles
Browse latest Browse all 6235

Trending Articles