Sayfa Sayısı: 344
Baskı Yılı: 2011
AYNA, ANCAK KENDİ YANSIMASINI GÖREMEYENLERE AÇILIR.
Aynadünya, bazen dünyamızla büyük benzerlikler gösteren, bazen de akla kara kadar farklı; masalsı yaratıkların topraklarında gezindiği; hararetli güç savaşlarının yaşandığı; cüceler, elfler, periler, Goyllar, Heinzeller gibi türlü varlıklara ev sahipliği yapan büyülü bir dünya. İki dünyayı birbirine bağlayan kapı ise, John Korkusuzun çalışma odasında duran aynadan başka bir şey değil.
Babasının onları terk edip gitmesinin ardından, Jakob aynayı ve ardındaki dünyayı keşfeder ve düzenli olarak diğer taraftaki Aynadünyayı ziyaret etmeye başlar. Ama hiçbir şey göründüğü kadar kolay olmayacak, kardeşi Willin de peşine düşüp diğer tarafa gelmesinden sonra olaylar çılgınca bir tempoyla ilerlemeye başlayacaktır.
Goyllar kardeşi Willi yarayınca, Willin cildi Aynadünyanın yer altında yaşayan ırklarından biri olan Goylların cildini saran taşla kaplanmaya başlar. Jakob bir yandan insanlar ve Goyllar arasında sürüp giden savaşa rağmen hayatta kalmayı başarmalı, bir yandan da kardeşi bedenini saran Goyl büyüsüne yenik düşmeden önce onu kurtarıp, ait olduğu dünyaya geri göndermelidir.
Korkusuz, Cornelia Funkeninen çok önem verdiği projelerinden biri ve dizinin ikinci kitabı da bu yılın ilerleyen dönemlerinde piyasalarda yerini alacak.
Farklı ırklar ve bu ırkların birbirleriyle etkileşimleri, teknolojik olarak dünyamıza kıyasla geri olan yapısı, ayakları yere basan ve fantastik öğeleri bünyelerinde ve çevrelerinde barındırıyor olmalarına karşın gerçekçi bir şekilde betimlenmiş karakterler gibi öğeler sayesinde, Funke masalsı bir atmosferin hâkim olduğu bir dünya yaratıyor bizler için.
Yorumum:[b] Sınavlarım bitince ben kitap okumak istiyorum diye Arkadaş Kitapevi'ne dalmıştım ve gözüme ilk kestirdiğim kitap olan Korkusuz'u almıştım. Yazarı da Mürekkep Yürek kitabından biliyordum, bu yüzden ilk ona yöneldim herhalde.
Hayatımda okuduğum en ilginç kitaplardan biriydi. Bazı yerleri ürpererek okuduğumu hatırlıyorum. Kitap bitince üç dört gün etkisinde kalmıştım ve böyle son mu olur diye isyan etmiştim. "Bu yazar bunun devamını yazacak!" triplerine girmiştim. İkinci kitabı da varmış, iki yıldır bekliyorum, çürüdüm burada.
Kitapta iyi veya kötü karakter yoktu, herkes kötüydü resmen ya da ben öyle düşündüm. Sonunda iyiler kazanıyor diyemiyorsunuz, bir sorun çözüme kavuşurken diğer taraftan sarpa sarıyordu olaylar.