Hikayeye başlamadan önce bilgi vermek istedim.Hikaye Martell Hanesine bağlı Yronwood hanesinin bir üyesi olan Anders Yronwood'un başından geçen olayları POV bir bakış açısı ile anlatacak.
Diyarda henüz savaş ile ilgili bir şey yoktu.Demir Taht'ın sahibi Robert Baratheon'dur.Anders Yronwood ise Lord Omond Yronwood'un veliaht oğludur.Son zamanlarda Yronwood ve Martell hanesinin arası iyice gerilmeye başlamıştır....
-Hikaye ile Kitap arasında farklılıklar olacaktır bunlara fazla takılmaz iseniz sevinirim.
1.Bölüm
...Demir ormanı kalesinin küçük camlarından içeriye kızıl güneşin yaydığı ışıklar düşmeye başlamıştı.Kuşlar çoktan çığırmaya başlamış kale içindekiler ayaklanmıştı.Sadece Anders Yronwood yatağındaydı.Odasının kapısı hızlı bir şekilde açıldı.İçeriye Gwyneth Yronwood dalmıştı.Babasının yatağına hızlı adımlarla yanaşıp babasını dürterek uyandırmaya çalıştı.Fakat Anders oldukça derin uyurdu.Gwyneth ne yaptıysa babasını uyandıramıyordu.Etrafına bir bakındı ve küçük masanın üstündeki su kabını gördü.Yüzündeki yarım gülümseme ile kabı alarak suyu babası Anders Yronwood'un başından aşağıya döktü.Soğuk suyun etkisi ile yatağından fırlamıştı Anders,sinirliydi.Gözlerini hemen açtı ve kızını karşısında gördü.Siniri yatışmaya başlamış hatta gülümsemeye başlamıştı.Gwyneth babasına tatlı sesi ile "Günaydın." dedi.Anders gözlerini ovuşturdu,biraz daha ayılmaya çalıştı ve kızına bakarak "Günaydın." dedi.Daha sonra kızına yeniden baktı ve "Önemli bir şey mi var?Neden sabahın köründe beni uyandırdın?" diye sordu.Gwyneth bir kahkaha attı,hem gülüp hem babasına "Herkes kalktı,kahvaltı sofrasında seni bekliyorlar.Bu arada Lord Ormond bu gün oldukça sinirli." dedi.Anders bir süre durakladı.Daha sonra kızına sofraya gitmesini ve birazdan geleceğini söyledi.Gwyneth odadan çıkınca yatağından çıkan Anders bir süre gerindi.Daha sonra üzerine düzgün bir şeyler aldı ve odasından çıktı.Küçük koridordan geçerken hane sancaklarına gözü takıldı.Asılı olan birinin sol üst kısmı yırtılmıştı.O bayrağa bir süre bakan Anders kalede böyle şeylerin olmasını sevmiyordu.Yırtık,kırık veya sakat şeylerden hoşlanmayan Anders hemen muhafıza seslenerek bayrağın değiştirilmesini söyledi.Sonra yemeğin kurulu olduğu salona doğru gitti.Salona girdiğinde herkes masaya oturmuş bekliyordu.Biraz sofrayı incelediğinde oğlu Cletus'u,kızı Ynys'i,kuzeni Ser Archibald'ı ve Yronwood lordu Ormond Yronwood'u gördü.Küçük kızı Gwyneth'i gözleri ile aradı fakat odada değildi.Masada oturanları selamladıktan sonra sofraya oturdu ve kadehini doldurarak yemek yemeye başladı.Tam bu sırada Ormond Yronwood elindeki kadehi yere fırlattı.Bir anda herkes ona bakmıştı.Anders hariç.Ormond sinirli bir ses ile Anders'e "Biz seni onca zamandır bekleyelim sen hiçbir şey demeden yemeğe başla..Çabuk söyle dün hangi cehenneme kayboldun?" diye bağırmaya başladı.Anders bunları umursamadan yemeğini yemeye devam etti.Ormond'un sinirleri iyice bozulmaya başlamıştı."Seni onur yoksunu çocuk.Sana onca şey öğrettim fakat karşılığında ne aldım?Koca bir hiç." diye Anders'a bağırmaya devam ettiyse de Anders umursamadı.Daha fazla dayanamayan Ormond masadan kalkarak odadan çıktı.Anders bir süre öylece durdu.Daha sonra gözlerindeki kızgınlık ifadesi ile masadan kalkarak odasına geri dönmek istedi fakat ayağa kalktığı sırada oğlu Cletus onu kolundan tutarak durdurdu.Cletus babasına bakarak "Neden sürekli onunla kavga etmek zorundasın?" diye sordu.Anders oğluna öyle bir hiddet ile bakmıştı ki Cletus babasından korkarak geri çekilmişti...
DEVAM EDECEK
Diyarda henüz savaş ile ilgili bir şey yoktu.Demir Taht'ın sahibi Robert Baratheon'dur.Anders Yronwood ise Lord Omond Yronwood'un veliaht oğludur.Son zamanlarda Yronwood ve Martell hanesinin arası iyice gerilmeye başlamıştır....
-Hikaye ile Kitap arasında farklılıklar olacaktır bunlara fazla takılmaz iseniz sevinirim.
1.Bölüm
...Demir ormanı kalesinin küçük camlarından içeriye kızıl güneşin yaydığı ışıklar düşmeye başlamıştı.Kuşlar çoktan çığırmaya başlamış kale içindekiler ayaklanmıştı.Sadece Anders Yronwood yatağındaydı.Odasının kapısı hızlı bir şekilde açıldı.İçeriye Gwyneth Yronwood dalmıştı.Babasının yatağına hızlı adımlarla yanaşıp babasını dürterek uyandırmaya çalıştı.Fakat Anders oldukça derin uyurdu.Gwyneth ne yaptıysa babasını uyandıramıyordu.Etrafına bir bakındı ve küçük masanın üstündeki su kabını gördü.Yüzündeki yarım gülümseme ile kabı alarak suyu babası Anders Yronwood'un başından aşağıya döktü.Soğuk suyun etkisi ile yatağından fırlamıştı Anders,sinirliydi.Gözlerini hemen açtı ve kızını karşısında gördü.Siniri yatışmaya başlamış hatta gülümsemeye başlamıştı.Gwyneth babasına tatlı sesi ile "Günaydın." dedi.Anders gözlerini ovuşturdu,biraz daha ayılmaya çalıştı ve kızına bakarak "Günaydın." dedi.Daha sonra kızına yeniden baktı ve "Önemli bir şey mi var?Neden sabahın köründe beni uyandırdın?" diye sordu.Gwyneth bir kahkaha attı,hem gülüp hem babasına "Herkes kalktı,kahvaltı sofrasında seni bekliyorlar.Bu arada Lord Ormond bu gün oldukça sinirli." dedi.Anders bir süre durakladı.Daha sonra kızına sofraya gitmesini ve birazdan geleceğini söyledi.Gwyneth odadan çıkınca yatağından çıkan Anders bir süre gerindi.Daha sonra üzerine düzgün bir şeyler aldı ve odasından çıktı.Küçük koridordan geçerken hane sancaklarına gözü takıldı.Asılı olan birinin sol üst kısmı yırtılmıştı.O bayrağa bir süre bakan Anders kalede böyle şeylerin olmasını sevmiyordu.Yırtık,kırık veya sakat şeylerden hoşlanmayan Anders hemen muhafıza seslenerek bayrağın değiştirilmesini söyledi.Sonra yemeğin kurulu olduğu salona doğru gitti.Salona girdiğinde herkes masaya oturmuş bekliyordu.Biraz sofrayı incelediğinde oğlu Cletus'u,kızı Ynys'i,kuzeni Ser Archibald'ı ve Yronwood lordu Ormond Yronwood'u gördü.Küçük kızı Gwyneth'i gözleri ile aradı fakat odada değildi.Masada oturanları selamladıktan sonra sofraya oturdu ve kadehini doldurarak yemek yemeye başladı.Tam bu sırada Ormond Yronwood elindeki kadehi yere fırlattı.Bir anda herkes ona bakmıştı.Anders hariç.Ormond sinirli bir ses ile Anders'e "Biz seni onca zamandır bekleyelim sen hiçbir şey demeden yemeğe başla..Çabuk söyle dün hangi cehenneme kayboldun?" diye bağırmaya başladı.Anders bunları umursamadan yemeğini yemeye devam etti.Ormond'un sinirleri iyice bozulmaya başlamıştı."Seni onur yoksunu çocuk.Sana onca şey öğrettim fakat karşılığında ne aldım?Koca bir hiç." diye Anders'a bağırmaya devam ettiyse de Anders umursamadı.Daha fazla dayanamayan Ormond masadan kalkarak odadan çıktı.Anders bir süre öylece durdu.Daha sonra gözlerindeki kızgınlık ifadesi ile masadan kalkarak odasına geri dönmek istedi fakat ayağa kalktığı sırada oğlu Cletus onu kolundan tutarak durdurdu.Cletus babasına bakarak "Neden sürekli onunla kavga etmek zorundasın?" diye sordu.Anders oğluna öyle bir hiddet ile bakmıştı ki Cletus babasından korkarak geri çekilmişti...
DEVAM EDECEK