Sabah çoktan olmuştu.Ama hala bir soğukluk vardı.Hepsinin kulakları kıp kırmızı kesilmişti.Burunları da soğuktan nasibini almıştı.Verdikleri nefes havada dumanlar oluşturuyordu.Saatlerdir koşuyorlardı.'Orgbt İnzibatları bizden yarım gün uzaktalar diye bağırdı önlerinde ki ufak tefek uzun sarı saçları olan adam.Uzun bıyıkları yıllardır kesilmemişti.Grubun lideri ilan etmişti kendini ama onu lider yapan neydi bilen yoktu.'Aileme gitmek zorundayım' dedi Hector içinden.Hiçbirşey onu ailesinden ayıramazdı.Varsa yoksa eşi Marianne ve çocukları vardı onun için.Eşine aşıktı.Her ne kadar babası ve kardeşleri onu istemese de.Ailesi için belki aylarca yürürdü ama artık yaşlanmıştı.40 lı yaşlarının sonuna gelmişti Hector Wıllıam.Hayat ona hep adaletsiz davranmıştı ama o bildiği şeylerden asla vazgeçmemişti.Eşini bir kere bile aldatmamış,geceleri bir meyhanede sabahlamak yerine eşinin ve çocuklarının yanında olmuştu.Burnundan ter damlaları akıyor,soğuk havaya rağmen alnında ki ter damlaları onun vücut ısısını dışarı çıkarıyor ve kafasından uhlevi bir buhar çıkıyordu.'Artık dinlenelim' diyebildi Hector.Ardından kendini yere bıraktı.Ekipte durdu haliyle.Herkes o kadar çok yorulmuştu ki nefes almakta güçlük çekiyorlardı.Sırtında ki çantasından su matarasını çıkardı Hector.Ardından kafasına dikledi.Dakikalarca öyle kaldı.Ardından mağarayı sağ eline aldı ve çalkaladı.Son bir kez emin olmak için sol avucunu açtı matarayı salladı ama hiç su kalmamıştı.'Kahretsin' dedi içinden.Ardından gözlerini kapattı.Orada öylece kaldı Hector. 'İyi uykular lordum.Battaniye ister misiniz?' dedi ukala bir ses.Gözlerini açtı.Grubun sözde lideri Lucas,Hector un başına dikilmiş tuhaf bir şekilde gülümsüyordu.'Lordum sanırsam kafanızı ezsem daha iyi olacak dedi Lucas.Ardından ayağını kaldırdı.Gerçekten Hector un kafasını ezecek gibi bir hâli vardı.Elinde olsa oradan kalkar ve kendini lider sanan şu aptalı bir güzel haklardı ama hiç gücü yoktu.Kafasını hareket bile ettiremiyordu.Lucas ın botlarının tabanını görüyordu Hector.Sivriydi.Hiç şüphesiz bir insanı öldürmeye yeterdi.Botun yüzüne yapışmasını bekledi Hector gözlerini kapatıp.Dakikalar geçti.Hector hala acı hissetmemişti.Gözlerini açtı korkarak.Kafasını arkaya çevirdiğinde Lucas ın bir kaç adım arkada olduğunu gördü Hector.Önünde ise tüfeğini Lucas a tutan turuncu saçları,turuncu sakalları ve bir ölüye benzeyen beyaz teniye dikkat çeken Fazio adındaki genci gördü.Fazio yolculuk boyunca hiç kimseyle konuşmamıştı.Şimdiyse Hector u savunuyordu hayatı pahasına. 'Uzak dur' diye bağırdı Fazio.Ukala gülüşünü tekrarladı Lucas.'Peki tamam.Sen ve Lord Mısırkoçanı burada bekleyebilir ama ben adamlarımla yola koyuluyorum' dedi Lucas gereksiz bir özgüvenle.Ardından arkasına döndü ve bir el işaretiyle herkese 'Haydi gidiyoruz' dedi.Yanlız gruptaki 17 kişiden biri bile Lucas ı ciddiye almadı ve oturmaya devam etti.Acı acı güldü Lucas.Ardından o da bir köşeye çekilip dinlenmeye başladı.'Al,iç' diyerek kendi matarasını Hector a verdi Fazio.Matarayı başına dikti ve bütün suyu tek nefeste bitirdi Hector.Teşekkür etti.Ama konuşacak hiçbirşey olmadığı için ikiside sustu.Fazio matarayı aldı ve Hector un karşısına oturdu.'Ne kadar kazandık kaptan' diye sordu arkalardan iri yarı bir adam.Lucas çantasından bir cep çuvalı çıkardı ve içindeki altınları yere döktü.Kısa bir süre altınlara baktı ve 'Tam 78 juin.Fena sayılmaz ha?' 'Haklısın kaptan.Bütün malları sattık değil mi' diye sordu başka biri.'Elinde hala kabuk olan varsa söylesin' diyerek espri yapmaya çalıştı Lucas.Ardından ayağa kalktı ve 'İtiraz istemiyorum.İnzibatlar bizi yakalarlarsa merhamet etmez,Zıverıx te sallandırırlar.Değil mi Lord Mısırkoçanı?' Bu soruyu sorarken Hector a alaycı bir bakış attı Lucas.Hector un koyu sarı saçları ve sakalları vardı.Saçları ve sakalları tıraşlı olsada sakalları hemen uzamıştı.Bu görünümünden dolayı ona herkes ona Mısırkoçanı diyordu.Soyadı vardı ayrıca.Bu da onu kaçakçılar içinde Lord yapıyordu.Ekip bir kez daha ayaklandı.10 kilometreye yakın yürüdüler.Durdukları yer küçük birkaç Orgbt evinden oluşan bir köydü.Gitmeden önce belli ki burayı da yağmalayacaklardı.Herkes kılıcını çekti.Lucas eline aldığı meşaleyi evlere fırlattı ve ekipteki herkes bir evin kapısını kırıp içeri girmeye başladı.Dakikalar içinde evlerden birisi yanmış diğer evler ise tamamiyle yağmalanmıştı.Orgbt köylüleri bağlanmış Lucas ın önüne diz çöktürülerek bırakılmıştı.12 tane esir vardı ellerinde.Hepsi klasik bir Orgbt insanıydı.Orgbtlar ya çok uzun ya da çok kısa olurlardı.Esirlerde öyleydi.3 metre boyunda adamda vardı 1 metreyi geçemeyen kadında.Lucas bir zalimdi.Hector olsa esirleri serbest bırakırdı.Yağmalamazdı bile.Lucas öyle değildi ama.O tiksinç gülüşünü yaptı ve elleri bağlı diz çökmüş köylülerin kafalarını kılıcıyla teker teker uçurmaya başladı.Hector bu manzaraya bakamazdı.Çocuklar kadınlar babalar başsız vücutlarıyla yerede hareketsiz yatıyordu.'Sen onları yanına al Yüce Elaxis' diye dua etti Hector.Lucas hiçbirşey olmamış gibi davranıyordu.Köylülerin atlarını alın dedi Lucas kılıcını temizledikten sonra.9 tane at vardı.Lucas hariç herkes 2 şerli şekilde atlara bindiler ve yollarına devam ettiler.Saatlerce yol aldılar. Bu sefer daha rahatlardı tabi.Hector,Fazio ile aynı Ata binmişti.Kuzeye gidiyorlardı.Kış Dağları na.Orgbt Dağları ndan henüz çıkmışlar dı ki sayı olarak onların yarısı kadar olan başka bir ekiple karşılaştılar.Fazio atından indi ve diğer ekipteki adamlarla selamlaştı.'Oo sizde mi Zıverıx ten geliyorsunuz ' diye sordu.'Hayır,Kör Balta dan geliyoruz.' dedi karşı ekibin lideri olduğunu düşündükleri kişi.'Ne haber getirdiniz' diye sordu Lucas.'Duyduğumuza göre Sergio Dorbjasko ölmüş' dedi en öndeki adam.Sergio Dorbjasko.Bu isim Hector'un tüylerini diken diken etti.'Demek ölmüş' dedi Hector.Hiç şüphesiz ki kendine yapılan en büyük haksızlıklardan birinin mimarı da Sergio Dorbjasko idi.Garip bir huzurla yola koyuldular."Adalet yerini bulsun Yüce Elaxis" dedi Hector yine içinden.Göğe baktı gülümseyerek o tepesi beyaz, kayaları lacivert olan Kış Dağları nın önünden geçerken...
↧