Yaşlı bir adam bir köşede oturmuş olan bitenleri izliyordu.Vergileri toplamaya gelen asker kafasını çevirip o yaşlı,beyaz saçlı adama bakmaya başladı.Yanına giderek;
-"Bu evlerden hangisi senin?"
-"Ev mi?" küçük bir gülümsemeden sonra "benim evim yoktur."
-"Neden senin evin yok?Yoksa dilencilerden biri misiz?"
-"Dilenci mi?Yo yoo,beni o küçük herifler ile karıştırmamalısın evlat.Ben sadece gezgin bir anlatıcıyım."
-"Gezgin bir anlatıcı mı?" alaycı bir gülümsemeden sonra "O da neyin nesi?..Yoksa vergi ödememek için benimle kafamı buluyorsun?"
Bu kez kızmıştı,yaşlı adam.Yüzünü buruşturarak karşısındaki askere cevap verdi.
-"Ben öyle bir adam değilim.Sana söyledim ben gezgin bir anlatıcıyım."
-"Peki o halde..Gezgin anlatıcı.Bir şeyler anlatta dinleyelim."
-"Şey anlatırım fakat..Bu işler böyle bedava olmaz.Sonuçta benim işimde bu.Eski hikayeleri dinlemek için bir miktar altın vermelisiniz.."
Asker bu cevaba sinirlenmişti.Fakat yanındaki diğerleri onu sakinleşmesi için uyardılar.Daha sonra asker cebinden bir altın çıkararak yaşlı adamın önüne attı.Adam onu alıp cebine attıktan sonra kafasını kaşıdı ve düşünmeye başladı.Ve sonunda "Buldum." diye sevindi.Askerin yüzüne baktı ve başından geçenleri anlatmaya başladı.
-"O dönemler böyle sıcak..ve sakin değildi.Havalar soğuk ve kötüydü.Lordlar birbirlerini öldürmek için sıraya giriyorlardı.Herkes herşeyi gizli gizli yapıp bir bir arkasından kumpaslar kuruyordu.İşte bende o zamanlar genç,güçlü ve yakışıklı bir askerdim.Bir lannister lordunun emrindeydim.O pislik ne derse yapardık.Bir gün beni yanına çağırtmıştı.Daha onu tanımıyordum,ordusuna yeni katılmıştım.Karşısına geçtiğimde yanımda sevdiğim bir komutan vardı.Sanırım adı Kevan'dı.Beni yanına çağırtan lord bir süre beni gözledikten sonra ismimi sordu."Gerold,efendim." diye cevap verdim.Garip bir şekilde sinirliydi..ve iri yapılıydı."Demek adın Gerold.Ben senin komutanın ve lordunum bunu sakın unutma." diye bana bir şeyler geveliyordu.O adama hiç saygı duymamıştım.Sevmiyordum o pisliği.Her seferinde bizi aşağılardı.Bir keresinde sırf başı ağrıyor diye bir askeri öldürmüştü.."
Yaşlı adam sözlerine devam ederken az önce bu adama laf atan genç onu can kulağı ile dinliyordu.Meraklı gözler ile ona bakarken yaşlı adam durdu.Ve gülümseyerek;
-"Bu kadar genç adam..bana verdiğin altın ile bu kadarını anlatabilirim." dedi.
Genç asker tam cebinden başka bir altın çıkaracağı zaman yanındaki asker onu durdurdu ve ona artık kaleye geri dönmeleri gerektiğini söyledi.O yaşlı adamın anlattıklarını dinlemek istiyordu fakat gitmesi gerekiyordu..Askerler atlarına binip giderlerken Gerold onların arkasından bakıyordu.Genç olduğu zamanları her zaman özlüyordu.Fakat ne yapabilirdi?Bir zamanlar güçlü olmasına ve her şey ile baş edebilmesine rağmen zaman ile başa çıkamazdı.O geçmişteki hayallerine dalmışken yanına küçük çocuklar yaklaşıyordu.Gerold yaşlı bir adam olsada gözleri halen keskindi ve kulakları iyi işitirdi.Ayak seslerini ve çocukların kıkırdamalarını çoktan duymuştu.Oturduğu kütüğün yanındaki bastonunu eliyle tutup ayaklarının önüne koydu ve küçük çocuklara baktı.Çocuklar hep bir ağızdan "hadi anlat,anlat" diye istekle bağırıyorlardı.Normalde hikayeleri için para alan Gerold çocuklardan para istemezdi.Ne anlatacağını bir süre düşündükten sonra gerçek olmayan bir hikayeyi anlatmaya karar verdi ve başladı anlatmaya.
-"Tam 50 asker ve Lord Quentyn önderliğinde büyük bir geyik avına çıkmıştık.Seferdeki ordumuzu doyurmamız gerekiyordu.."
tam sözüne devam edeceği sırada çocuklardan biri "kimlerle savaşıyordunuz?" diye merakla sordu.Etraftaki çocuklar ona susmasını işaret etti fakat Gerold sorusunu cevapladı.
-"Kurtlarla savaşıyorduk..Büyük bir kurt ordusu ile.." bir süre gülümsedikten sonra "Starklar ile savaşıyorduk.Ve bize orduya geyik avlama görevi verilmişti.50 kişi büyük bir ormana dalıp geyikleri avlamaya çalıştık.Tam bana bakan bir geyik görmüştüm.Tam gözlerime bakıyordu..Sadece baktı.Diğerleri gibi kaçmadı.Diğer askerler kaçanları kovalarken ben mızrağımı elime alıp ona doğru yavaşça ilerledim.Ben ona yaklaştıkça oda bana yaklaşmıştı.Korkmaya başladığını gözlerinden anlamıştım ve kaçacağını anladığımda ona doğru mızrağımı fırlattım.."
çocuklar hep bir ağızdan "aaaa" diye ses çıkardılar.Gerold gülmeye başladı ve çocuklara "O sadece bir geyikti.Avlanılması için tanrılar onu bizim için yaratmış.." diye çocuklara anlattı.Tam bu sırada köye uzun pelerinli,zırhlı,siyah bir atın üzerinde olan bir şövalye yaklaşıyordu..
-"Bu evlerden hangisi senin?"
-"Ev mi?" küçük bir gülümsemeden sonra "benim evim yoktur."
-"Neden senin evin yok?Yoksa dilencilerden biri misiz?"
-"Dilenci mi?Yo yoo,beni o küçük herifler ile karıştırmamalısın evlat.Ben sadece gezgin bir anlatıcıyım."
-"Gezgin bir anlatıcı mı?" alaycı bir gülümsemeden sonra "O da neyin nesi?..Yoksa vergi ödememek için benimle kafamı buluyorsun?"
Bu kez kızmıştı,yaşlı adam.Yüzünü buruşturarak karşısındaki askere cevap verdi.
-"Ben öyle bir adam değilim.Sana söyledim ben gezgin bir anlatıcıyım."
-"Peki o halde..Gezgin anlatıcı.Bir şeyler anlatta dinleyelim."
-"Şey anlatırım fakat..Bu işler böyle bedava olmaz.Sonuçta benim işimde bu.Eski hikayeleri dinlemek için bir miktar altın vermelisiniz.."
Asker bu cevaba sinirlenmişti.Fakat yanındaki diğerleri onu sakinleşmesi için uyardılar.Daha sonra asker cebinden bir altın çıkararak yaşlı adamın önüne attı.Adam onu alıp cebine attıktan sonra kafasını kaşıdı ve düşünmeye başladı.Ve sonunda "Buldum." diye sevindi.Askerin yüzüne baktı ve başından geçenleri anlatmaya başladı.
-"O dönemler böyle sıcak..ve sakin değildi.Havalar soğuk ve kötüydü.Lordlar birbirlerini öldürmek için sıraya giriyorlardı.Herkes herşeyi gizli gizli yapıp bir bir arkasından kumpaslar kuruyordu.İşte bende o zamanlar genç,güçlü ve yakışıklı bir askerdim.Bir lannister lordunun emrindeydim.O pislik ne derse yapardık.Bir gün beni yanına çağırtmıştı.Daha onu tanımıyordum,ordusuna yeni katılmıştım.Karşısına geçtiğimde yanımda sevdiğim bir komutan vardı.Sanırım adı Kevan'dı.Beni yanına çağırtan lord bir süre beni gözledikten sonra ismimi sordu."Gerold,efendim." diye cevap verdim.Garip bir şekilde sinirliydi..ve iri yapılıydı."Demek adın Gerold.Ben senin komutanın ve lordunum bunu sakın unutma." diye bana bir şeyler geveliyordu.O adama hiç saygı duymamıştım.Sevmiyordum o pisliği.Her seferinde bizi aşağılardı.Bir keresinde sırf başı ağrıyor diye bir askeri öldürmüştü.."
Yaşlı adam sözlerine devam ederken az önce bu adama laf atan genç onu can kulağı ile dinliyordu.Meraklı gözler ile ona bakarken yaşlı adam durdu.Ve gülümseyerek;
-"Bu kadar genç adam..bana verdiğin altın ile bu kadarını anlatabilirim." dedi.
Genç asker tam cebinden başka bir altın çıkaracağı zaman yanındaki asker onu durdurdu ve ona artık kaleye geri dönmeleri gerektiğini söyledi.O yaşlı adamın anlattıklarını dinlemek istiyordu fakat gitmesi gerekiyordu..Askerler atlarına binip giderlerken Gerold onların arkasından bakıyordu.Genç olduğu zamanları her zaman özlüyordu.Fakat ne yapabilirdi?Bir zamanlar güçlü olmasına ve her şey ile baş edebilmesine rağmen zaman ile başa çıkamazdı.O geçmişteki hayallerine dalmışken yanına küçük çocuklar yaklaşıyordu.Gerold yaşlı bir adam olsada gözleri halen keskindi ve kulakları iyi işitirdi.Ayak seslerini ve çocukların kıkırdamalarını çoktan duymuştu.Oturduğu kütüğün yanındaki bastonunu eliyle tutup ayaklarının önüne koydu ve küçük çocuklara baktı.Çocuklar hep bir ağızdan "hadi anlat,anlat" diye istekle bağırıyorlardı.Normalde hikayeleri için para alan Gerold çocuklardan para istemezdi.Ne anlatacağını bir süre düşündükten sonra gerçek olmayan bir hikayeyi anlatmaya karar verdi ve başladı anlatmaya.
-"Tam 50 asker ve Lord Quentyn önderliğinde büyük bir geyik avına çıkmıştık.Seferdeki ordumuzu doyurmamız gerekiyordu.."
tam sözüne devam edeceği sırada çocuklardan biri "kimlerle savaşıyordunuz?" diye merakla sordu.Etraftaki çocuklar ona susmasını işaret etti fakat Gerold sorusunu cevapladı.
-"Kurtlarla savaşıyorduk..Büyük bir kurt ordusu ile.." bir süre gülümsedikten sonra "Starklar ile savaşıyorduk.Ve bize orduya geyik avlama görevi verilmişti.50 kişi büyük bir ormana dalıp geyikleri avlamaya çalıştık.Tam bana bakan bir geyik görmüştüm.Tam gözlerime bakıyordu..Sadece baktı.Diğerleri gibi kaçmadı.Diğer askerler kaçanları kovalarken ben mızrağımı elime alıp ona doğru yavaşça ilerledim.Ben ona yaklaştıkça oda bana yaklaşmıştı.Korkmaya başladığını gözlerinden anlamıştım ve kaçacağını anladığımda ona doğru mızrağımı fırlattım.."
çocuklar hep bir ağızdan "aaaa" diye ses çıkardılar.Gerold gülmeye başladı ve çocuklara "O sadece bir geyikti.Avlanılması için tanrılar onu bizim için yaratmış.." diye çocuklara anlattı.Tam bu sırada köye uzun pelerinli,zırhlı,siyah bir atın üzerinde olan bir şövalye yaklaşıyordu..