Hikayenin konusu, Rhaegar Targaryen ile Lyanna Stark. İki aşığın Harrenhal Turnuvası'ndan sonra yaşadıklarını aktaracağım. Şu POV karakter olayını bilmiyorum o yüzden tanrı gözü tarzında bi yazım stili var ondan yazacağım hikayeyi.. İlk bölüm kısa olacak çünkü tanıtım maksatlı bir şey.. Umarım okur, beğenir, yorum yaparsınız :P
Bölüm 1 - Gülenağaç
Spoiler:
Gecenin ayazında, bir derenin yakınında sonunda aradığı kişiyi bulmuştu. Daha çok onun zırhlarını. Atından yavaşça inerek elini kılıcının kabzasına götürdü. Şövalyenin turnuva sırasında giymiş olduğu zırh karşısında duruyordu. Fakat çevrede kimseler yoktu. Ağacın arkasındaki, sudan çıkan birinin etrafa sıçrattığı su sesini duymuştu. Ağacın önüne doğru iyice yapışarak onun kendisini görmesini istemedi. Babası onun kim olduğunu öğrenip getirmesini istemişti. Yapmayı planladığı şeyde buydu. Göründüğü an üstüne çullanacaktı. Sonunda görüş mesafesine geldiğinde elini kılıç kabzasından çekti. İleride kumaş elbise içerisindeki bir kadın vardı. Atının yanında duruyordu.
Rhaegar Bulunduğu yerden çıkıp kendini gösterdiği anda kadın onun sesini duymuştu. Ve Rhaegar'ın beklemediği anda kılıcına savrulup onu boğazına dayamıştı. Fakat daha ileri gitmedi. Kılıcı elinden düşürdü. Utanmış bir şekilde geriye hareket etti. "Dur." dedi Rhaegar. Kız durdu. Kızın gözlerinin içine bakarak "Sen şu Starkın kızısın öyle değil mi?" diye sordu. Bir yanıt alamadı. Bir süre düşündükten sonra "Evet.. Gri gözler, uzun yüz... Lyanna.. Sen Lyanna Starksın?". Kız karşılık verdi. "Evet." Şaşkındı Rhaegar. Bir kadının nasıl olurda üç adamı atından düşürdüğünü merak ediyordu. "Turnuvaya katılan sensin." dediğinde "Evet. Lütfen bunu kimseye söylemeyin Prensim." diye ricada bulundu Lyanna. "Babam seni istiyor." dedi Rhaegar, miğferini çıkarıp koltuk altına aldı. Esen hafif rüzgar ve dolunay ışığı Lyanna'nın güzelliğini gözler önüne seriyordu.
Bir süre sadece bakıştılar.. Rüzgarın serinleten ve huzur veren sesinin içerisinden Rhaegar "Şey. Seni babama götüremem." dedi. Yüzü gülen Lyanna "Teşekkürler, prensim." diye karşılık verdi. Etrafına göz gezdiren Rhaegar "Turnuvayı izleyeceksin öyle değil mi?" diye sordu. "Evet, sanırım izlemek dövüşmekten daha kolay. Bu sefer izleyen kişi olacağım." diye karşılık verdi. Rhaegar gülmüştü. Onun gülüşü Lyanna'yı da güldürmüştü. Nefesini dışarı soluyan Rhaegar "O halde burada daha fazla durmayalım." dedikten sonra atına doğru gidiyordu ki kafasına takılan soruyu sormak için geri döndü. Lyanna ona bakıyordu. "Söylesene, neden turnuvaya katıldın? Orada sert erkekler çarpışıyor. Yaralana bilirdin veya en kötüsü zırhın delinip ölebilirdin." dedi. Lyanna, gözleri yere bakarken "Bir adamın onuru için." diye karşılık verdi. "Evet, onur... Siz Starkları anlamak gerçekten çok zor." diyen Rhaegar atına bindi. Esen rüzgar ve savrulan saçları Lyanna'yı büyülemiş gibiydi. Aynı durum Rhaegar için geçerliydi. Atını geldiği tarafa çeviren Rhaegar yavaşça giderken "Gözlerim turnuvada seni arıyacak.. Orada olun leydim." diye bağırdı ve atını hızla koşturarak oradan uzaklaştı...