Bu olayla ilgili forumda açılan hiçbir konu görmedim.Ben de internette gördüğüm ve beğendiğim bir yazıyı sizlerle paylaşmak isterim.
Adım Berkin Elvan…
Karnemi alıp tatile çıkalı henüz iki gün olmuştu. Bir sabah kahvaltısı arefesiydi. Bir başka deyişle, benim yaşımdaki bir çocuk için en huzurlu, en güvenli anlar olmalıydı. Soframız hazır, yalnız ekmeğimiz eksikti. Beni bu boya getiren anneciğime kıyamadım. Acele sıcacık ekmek almaya gittim. Gelirken yaramazlık yapacak, ekmeğin ucundan hafifçe koparacaktım. O ekmeği alamayacağımı bilmiyordum.
Adım Berkin Elvan…
Neden ve nasıl olduğunu anlamadığım bir biçimde ansızın yerde buldum kendimi. Acıyı en azından bedenimde hissetmiyordum. Beni görenler dehşete kapılıyordu, bense onlara her dakika mecburen kısılan gözlerle bakıyordum. En iyi arkadaşımın sesini ayırt edebiliyordum. Hastaneye gidiyorduk, anlıyordum. Götürmeyin, kafama dikiş atarlar dedim. Bu dünyaya bırakacağım son cümlenin bu olduğunu, susacağımı, gideceğimi bilmiyordum.
Adım Berkin Elvan…
269 rakamını Matematik derslerinde görürüm sanıyordum ancak. Çok uzun kalmışım orada, tamı tamına ancak Matematik derslerinde görebileceğim bu rakam kadar gün. Abilerim, ablalarım hep gelmişler yanıma. Oysa ben koca bir deryaya benzeyen bu dünyada kimsenin haberdar olmadığı, süzülüp gitse kimsenin anlayamayacağı bir damlayım sanıyordum. Tek başıma bu kadar kalabalık olduğumu bilmiyordum.
Adım Berkin Elvan…
Belki de babamdan karne hediyesi olarak bir play station kapacak, yaz tatili boyunca gülüp eğlenecek, akşamları da biraz ders çalışacaktım. 269 gün komada kalmasaydım belki onlarca defa daha bakkala gidecek, onlarca sıcak ekmek daha alacaktım. Birinde olmasa bir başkasında belki, o gaz kapsüllerinin hedefi olacaktım. Ben hastane odasındayken okullar açılmış. Ben liseli olacakken oturamadığım sırama adım kazınmış. Tam 269 gün geç kağıdı almadan derste yok yazılmışım. Derslere geç, ecele erken kaldığımı bilmiyordum.
Adım Berkin Elvan…
Bu saatten sonra rengim çok önemli değil ama 269 gün öncesine kadar Beşiktaşlıydım. Şeref Bey Stadı’nın vedasında hüzünlenmiş, hüznümün yerini umut alabilsin diye babamdan yeni stadın ilk maçına birlikte gitme sözü almıştım. Siyahına, beyazına, çArşı’sına tavdım. Ekmek almaya çıktığım o gün, vurulduğum o gün, kafama dikiş atacaklar diye korktuğum o gün kırmızı zemine siyah yazıyla çArşı pankartı dalgalanıyordu ülkemde. çArşı’yla tanışmak için yeni stadı beklemeye gerek duymayacak kadar aceleciydim. Artık, aynı duyguyu hissetmek için aynı anda tribünlerde olmanın şart olmadığını biliyordum. Ancak yeni statta Beşiktaşıma doyasıya bakamayacağımı bilmiyordum.
Adım Berkin Elvan…
14 yıl çocukça, huzurla, özgürce, gerektiği gibi; 269 gün de bilinmezlikte yaşadım. Yaşamama izin verilmeyen günler, yaşayabildiğim günlerden daha fazla oldu. Örneğin hiç lise sıralarına oturamadım ben, üniversite sınavlarına giremedim. En iyi arkadaşımla dertleşip bir kız yüzünden içemedim hiç. Evlenemedim, baba olamadım. Sabah işe gitmek için evden karımı öperek çıkamadım. Alnımın teriyle kazanıp helal ekmek getiremedim evime lakin, eve ekmek getirmeye gittiğimde vurdular beni. Ekmeğin bu kadar acı, hayatın bu kadar ironik olabileceğini bilmiyordum.
Adım Berkin Elvan…
Faili meçhulleriyle meşhur bir ülkenin, yazık edilen ne ilk, ne de son fidanıydım. 269 gün önce değdi son kez toprağa ayağım. Uğur Mumcu’ya, Abdi İpekçi’ye, Metin Göktepe’ye, Erdal Eren’e, Denizlere yetişmeyi başaramamıştım. Bu saatten sonra ancak hikayelerini, yüreklerini dinleyebilirdim. Onların yaptıklarına yaklaşmak için zamana ihtiyacım olsa da, onlar kadar cesur olmak için bir engel yoktu önümde. Gözbebeklerimde etkisini henüz kaybetmemişti masumiyet. Daha çocuktum ben, 14 yaşındaydım. Otoritenin özgürlükten korkma yaşının 14’e düştüğünü; bir insanın yaşayamadıklarının koca bir ömürden daha fazla olabileceğini bilmiyordum.
Adım Berkin Elvan…
İsmimin bundan sonraki durağı Özel idarelere bağlı kamu kurum ve kuruluşlarının isim tabelası değil, semtlerin ara sokaklarındaki duvarlardır.
Adım Berkin Elvan…
Beni yere yıkan o kapsülü sıkan aranızdadır.
Adım Berkin Elvan…
Adımın bundan sonra yankılanacağı yerler; sokaklar, alanlar, türküler, tribünlerdir. Siyasi hesaplar, manevralar, kulisler, popülizm değil…
Adım Berkin Elvan…
Ne sağcı, ne solcu, ne ülkücü, ne terörist, ne yobaz, ne sosyalist, ne darbeci, ne gezici, ne yandaş, ne siyasi figür, ne de bir simgeyim ben.
Ben; derslerine geç kalan, yaşanmamışlıkları ömründen fazla olan, ölen değil öldürülen, kafama dikiş atacaklar diye korkarak gittiğim hastanede sonsuz bir korkusuzluğa ulaşan, hayattaki son amacı evine ekmek götürmek olarak kalacak olan, anasının kuzusu, 14 yaşında bir çocuğum halen ve hep öyle kalacağım.
Adım Berkin Elvan…
Katilimi unutmayın. Lakin katlimi de siyaset denen illete bulaştırmayın. İktidar devirmek için kullanmayın beni, darbe için argüman hale getirmeyin. Hiçbir ideolojinin katlimden faydalanmasına fırsat vermeyin. Vermeyin ki başka Berkinler de siyasi hesaplara kurban gitmesin. Benim tek derdim ekmek almaktı, bunu böyle bilin ve böyle anlatın.
Evinize götürdüğünüz her ekmekte beni hatırlayın.
Adım Berkin Elvan…
Annemi ekmeksiz bırakmayın.
Adım Berkin Elvan…
Beni unutmayın.
İşte bu 15 yaşındaki gencecik bir çocuğun hayatının elinden nasıl kayıp gittiğinin hikayesidir.Siyasete karıştırmayın Berkini ama o bizim için yeniden birlik olma şansıdır sesinizi duyurun her yerde sokakta internette okulda evde gittiğiniz her yerde söyleyin herkese ne olduğunu bilsinler , onun ailesini ve bütün Türkiye'yi yasa boğan bu olayı sakın ama sakın unutmayın.Barış zamanı şehitlerimize yeni birisi daha eklendi.Yetmedi mi artık verdiğimiz şehitler barış zamanı rahat bırakın bizi.Varsa şu internette dolaşan şu ne olduğu belirsiz fotoğrafı atacak olan birileri bunun altına maskeli ve zafer işareti yapan fotoğrafını atsın ama şunu da unutmayın o karışıklıkta neden biri hiç tanımadığı bir çocuğun bu şekilde fotoğrafını çeksin sorarım size polisi haklı bulanlar polis halkı korumak için vardır çocukların kafasına gaz fişeği isabet ettirmek için değil ozaman her eylemcinin çocuk kadın hamile dinlemeden vurun kafasına gaz fişeğini kalsın 269 gün komada ailesi 269 gündür perişan bunları hiç düşünen var mı tabiki yok neymiş sapan almış da eyleme gitmiş sapanla gaz fişeği bir mi allah aşkına.Sözüm en son olarak size ey kolpa basın her türden haberi sayfalarca anlatırsın gazetenin her yerinde ülkeyi çalkalayan bu haberi 2 satır yazarsın geçersin yazıktır günahtır yapmayın.Yazımı eğer o fotoğraf gerçekse bile İrfan Değirmenci'nin bu olay hakkında attığı bir tweetle bitirmek istiyorum konuşacak çok şeyim var ama olsun bunları okuyun yeter.
Ekmek almaya gidiyordu diyorum sapanlı foto gönderiyorsunuz
Bu vicdanınızı rahatlatıyorsa şunu bilin, sapanlı çocukları öldüren de katildir.
Son olarak lütfen seviyesiz yorumlar atmayın buraya internette gördüm yazmış biri Gebersin militanı elinde sapanla çıkmış eyleme , çıkmasaydı o karışıklıkta ekmek almaya gibi şeyler yazıcaksanız hiç yazmayın boş kalsın bu konu.Hadi Görüşmek Üzere
Adım Berkin Elvan…
Karnemi alıp tatile çıkalı henüz iki gün olmuştu. Bir sabah kahvaltısı arefesiydi. Bir başka deyişle, benim yaşımdaki bir çocuk için en huzurlu, en güvenli anlar olmalıydı. Soframız hazır, yalnız ekmeğimiz eksikti. Beni bu boya getiren anneciğime kıyamadım. Acele sıcacık ekmek almaya gittim. Gelirken yaramazlık yapacak, ekmeğin ucundan hafifçe koparacaktım. O ekmeği alamayacağımı bilmiyordum.
Adım Berkin Elvan…
Neden ve nasıl olduğunu anlamadığım bir biçimde ansızın yerde buldum kendimi. Acıyı en azından bedenimde hissetmiyordum. Beni görenler dehşete kapılıyordu, bense onlara her dakika mecburen kısılan gözlerle bakıyordum. En iyi arkadaşımın sesini ayırt edebiliyordum. Hastaneye gidiyorduk, anlıyordum. Götürmeyin, kafama dikiş atarlar dedim. Bu dünyaya bırakacağım son cümlenin bu olduğunu, susacağımı, gideceğimi bilmiyordum.
Adım Berkin Elvan…
269 rakamını Matematik derslerinde görürüm sanıyordum ancak. Çok uzun kalmışım orada, tamı tamına ancak Matematik derslerinde görebileceğim bu rakam kadar gün. Abilerim, ablalarım hep gelmişler yanıma. Oysa ben koca bir deryaya benzeyen bu dünyada kimsenin haberdar olmadığı, süzülüp gitse kimsenin anlayamayacağı bir damlayım sanıyordum. Tek başıma bu kadar kalabalık olduğumu bilmiyordum.
Adım Berkin Elvan…
Belki de babamdan karne hediyesi olarak bir play station kapacak, yaz tatili boyunca gülüp eğlenecek, akşamları da biraz ders çalışacaktım. 269 gün komada kalmasaydım belki onlarca defa daha bakkala gidecek, onlarca sıcak ekmek daha alacaktım. Birinde olmasa bir başkasında belki, o gaz kapsüllerinin hedefi olacaktım. Ben hastane odasındayken okullar açılmış. Ben liseli olacakken oturamadığım sırama adım kazınmış. Tam 269 gün geç kağıdı almadan derste yok yazılmışım. Derslere geç, ecele erken kaldığımı bilmiyordum.
Adım Berkin Elvan…
Bu saatten sonra rengim çok önemli değil ama 269 gün öncesine kadar Beşiktaşlıydım. Şeref Bey Stadı’nın vedasında hüzünlenmiş, hüznümün yerini umut alabilsin diye babamdan yeni stadın ilk maçına birlikte gitme sözü almıştım. Siyahına, beyazına, çArşı’sına tavdım. Ekmek almaya çıktığım o gün, vurulduğum o gün, kafama dikiş atacaklar diye korktuğum o gün kırmızı zemine siyah yazıyla çArşı pankartı dalgalanıyordu ülkemde. çArşı’yla tanışmak için yeni stadı beklemeye gerek duymayacak kadar aceleciydim. Artık, aynı duyguyu hissetmek için aynı anda tribünlerde olmanın şart olmadığını biliyordum. Ancak yeni statta Beşiktaşıma doyasıya bakamayacağımı bilmiyordum.
Adım Berkin Elvan…
14 yıl çocukça, huzurla, özgürce, gerektiği gibi; 269 gün de bilinmezlikte yaşadım. Yaşamama izin verilmeyen günler, yaşayabildiğim günlerden daha fazla oldu. Örneğin hiç lise sıralarına oturamadım ben, üniversite sınavlarına giremedim. En iyi arkadaşımla dertleşip bir kız yüzünden içemedim hiç. Evlenemedim, baba olamadım. Sabah işe gitmek için evden karımı öperek çıkamadım. Alnımın teriyle kazanıp helal ekmek getiremedim evime lakin, eve ekmek getirmeye gittiğimde vurdular beni. Ekmeğin bu kadar acı, hayatın bu kadar ironik olabileceğini bilmiyordum.
Adım Berkin Elvan…
Faili meçhulleriyle meşhur bir ülkenin, yazık edilen ne ilk, ne de son fidanıydım. 269 gün önce değdi son kez toprağa ayağım. Uğur Mumcu’ya, Abdi İpekçi’ye, Metin Göktepe’ye, Erdal Eren’e, Denizlere yetişmeyi başaramamıştım. Bu saatten sonra ancak hikayelerini, yüreklerini dinleyebilirdim. Onların yaptıklarına yaklaşmak için zamana ihtiyacım olsa da, onlar kadar cesur olmak için bir engel yoktu önümde. Gözbebeklerimde etkisini henüz kaybetmemişti masumiyet. Daha çocuktum ben, 14 yaşındaydım. Otoritenin özgürlükten korkma yaşının 14’e düştüğünü; bir insanın yaşayamadıklarının koca bir ömürden daha fazla olabileceğini bilmiyordum.
Adım Berkin Elvan…
İsmimin bundan sonraki durağı Özel idarelere bağlı kamu kurum ve kuruluşlarının isim tabelası değil, semtlerin ara sokaklarındaki duvarlardır.
Adım Berkin Elvan…
Beni yere yıkan o kapsülü sıkan aranızdadır.
Adım Berkin Elvan…
Adımın bundan sonra yankılanacağı yerler; sokaklar, alanlar, türküler, tribünlerdir. Siyasi hesaplar, manevralar, kulisler, popülizm değil…
Adım Berkin Elvan…
Ne sağcı, ne solcu, ne ülkücü, ne terörist, ne yobaz, ne sosyalist, ne darbeci, ne gezici, ne yandaş, ne siyasi figür, ne de bir simgeyim ben.
Ben; derslerine geç kalan, yaşanmamışlıkları ömründen fazla olan, ölen değil öldürülen, kafama dikiş atacaklar diye korkarak gittiğim hastanede sonsuz bir korkusuzluğa ulaşan, hayattaki son amacı evine ekmek götürmek olarak kalacak olan, anasının kuzusu, 14 yaşında bir çocuğum halen ve hep öyle kalacağım.
Adım Berkin Elvan…
Katilimi unutmayın. Lakin katlimi de siyaset denen illete bulaştırmayın. İktidar devirmek için kullanmayın beni, darbe için argüman hale getirmeyin. Hiçbir ideolojinin katlimden faydalanmasına fırsat vermeyin. Vermeyin ki başka Berkinler de siyasi hesaplara kurban gitmesin. Benim tek derdim ekmek almaktı, bunu böyle bilin ve böyle anlatın.
Evinize götürdüğünüz her ekmekte beni hatırlayın.
Adım Berkin Elvan…
Annemi ekmeksiz bırakmayın.
Adım Berkin Elvan…
Beni unutmayın.
İşte bu 15 yaşındaki gencecik bir çocuğun hayatının elinden nasıl kayıp gittiğinin hikayesidir.Siyasete karıştırmayın Berkini ama o bizim için yeniden birlik olma şansıdır sesinizi duyurun her yerde sokakta internette okulda evde gittiğiniz her yerde söyleyin herkese ne olduğunu bilsinler , onun ailesini ve bütün Türkiye'yi yasa boğan bu olayı sakın ama sakın unutmayın.Barış zamanı şehitlerimize yeni birisi daha eklendi.Yetmedi mi artık verdiğimiz şehitler barış zamanı rahat bırakın bizi.Varsa şu internette dolaşan şu ne olduğu belirsiz fotoğrafı atacak olan birileri bunun altına maskeli ve zafer işareti yapan fotoğrafını atsın ama şunu da unutmayın o karışıklıkta neden biri hiç tanımadığı bir çocuğun bu şekilde fotoğrafını çeksin sorarım size polisi haklı bulanlar polis halkı korumak için vardır çocukların kafasına gaz fişeği isabet ettirmek için değil ozaman her eylemcinin çocuk kadın hamile dinlemeden vurun kafasına gaz fişeğini kalsın 269 gün komada ailesi 269 gündür perişan bunları hiç düşünen var mı tabiki yok neymiş sapan almış da eyleme gitmiş sapanla gaz fişeği bir mi allah aşkına.Sözüm en son olarak size ey kolpa basın her türden haberi sayfalarca anlatırsın gazetenin her yerinde ülkeyi çalkalayan bu haberi 2 satır yazarsın geçersin yazıktır günahtır yapmayın.Yazımı eğer o fotoğraf gerçekse bile İrfan Değirmenci'nin bu olay hakkında attığı bir tweetle bitirmek istiyorum konuşacak çok şeyim var ama olsun bunları okuyun yeter.
Ekmek almaya gidiyordu diyorum sapanlı foto gönderiyorsunuz
Bu vicdanınızı rahatlatıyorsa şunu bilin, sapanlı çocukları öldüren de katildir.
Son olarak lütfen seviyesiz yorumlar atmayın buraya internette gördüm yazmış biri Gebersin militanı elinde sapanla çıkmış eyleme , çıkmasaydı o karışıklıkta ekmek almaya gibi şeyler yazıcaksanız hiç yazmayın boş kalsın bu konu.Hadi Görüşmek Üzere