Quantcast
Channel: Game Of Thrones Türkiye Forum - Tüm Forumlar
Viewing all articles
Browse latest Browse all 6235

Herşeyin Başlangıcı(Deneme Yazısı)

$
0
0
Bölümler halinde bir macera yazmayı planlıyorum.Bunu geçen gün kendimi denemek için yazmıştım.Çok iyi bir hikaye değil biliyorum ama ilk görüşlerinizi eleştrilerinizi almak istedim.Eleştrilere açığım ama lütfen çok taşlamayın :D

Nerede olduğumu bilmiyordum.Eski ve rahatsız bir yatağın üstünde yatıyorum diye düşündüm çünkü sırtım fena acıyordu gözlerimi açtım ve ilk gördüğüm şey gökyüzünde belki binlerce parıldayan yıldız oldu. Ay gözükmüyordu. Yeni ay zamanında olduğumuzu düşündüm.Ne kadardır uyuduğumu hatırlamaya çalıştım.Uyuduğumda en son hangi ay vardı hatırlamıyordum.En son hatırladığım şey ya da duyduğum bir savaş borusuydu.Uzaklardan gelen pes ve gürültücü bir ses.Ve sonra yavaş yavaş anılar gelmeye başladı.İnsanların koşuşturmaları ,çığlıkları hepsini hatırlıyordum.Ben bir şövalyeyim diye düşündüm.Şövalyeydim demek daha doğru olur.Şehrimiz yağmalanmıştı ekinlerimiz evlerimiz yakılmıştı.Neredeyse bütün ordumuz yok edilmişti.Bunları hatırlıyordum sadece, ondan sonra olanlar sadece bir rüya gibiydi. kalkmaya çalıştım. Aniden karnıma bir acı saplandı geri yatmak zorunda kaldım.Peki diğerleri nerdeydi arkadaşlarım,silah arkadaşlarım Jon,Eragon,Brom, diğerleri.Ateşten gelen cızırtıları duydum ve bir anda bana çok tanıdık gelen bir ses kulağıma çalındı.''Uykucumuz kalkmış'' bu Brom'du onun sesini duymak baya iyi gelmişti.Yattığım yerden acıyla yavaşça kalkarak ''Neler oldu'' diye sordum sesim öyle güçsüz çıkmıştı ki bir an bunların bir rüya olabileceğini düşündüm.Ama sonra arkamdan gelen bir ses ''Kaçtık Jason.Yapabilceğimiz tek şey buydu.'' dedi.Arkama döndüm ve Jon'u gördüm.İlk dikkatimi çeken ve beni belki de en çok korkutan şey onun o eski neşeli halinden baya uzak olmasıydı.Yüzü kirliydi.Yanağın'ın sol tarafında belirgin bir kılıç yarası vardı.Yüzü hüzünlü ama öfkeliydi.Elinde bir bira şişesi tutuyordu ve her zaman kendi kendine övünüdüğü bira göbeğini formda tutmaya çalışıyor diye düşündüm.Yüzüme bir gülümseme geldi.Ama Jon yaşlanmış diye düşündüm o her zaman gösteriş için taradığı kızıl saçları karmakarışıktı üstünde yıpranmış çok eski görünen ,eskiden kırmızıydı diye tahmin ediyorum, bir pelerin , aynı şekilde yıpranmış bir pantalon ve gece onu sıcak tutması için giydiği ince bir yeleği vardı. Brom'a dönüp ''Rose nerede '' diye sordum Brom'un yüz ifadesinden Rose'a bir şey olmadığı çok açıktı ''Buralarda dostum yemek için birşeyler toplamaya gitti'' dedi.Ve o anda içime bir rahatlama yerleşti.Jon,Brom,Rose hepsi burdaydı eski halimizde değildik belki ama yine de burdaydık,beraberdik.Çevreme dönüp baktım bir ormanda olduğumuzu tahmin ettim etrafımız sık ağaçlarla çevrelenmişti.Belki de ormanın en açık yeri burasıdır diye düşündüm.Ateş ışığından başka bir ışık kaynağı yok gibiydi ağaçlar karanlık ve ürkütücüydü.Ateşin etrafına baktım, bir akşam yemeğinden geri kalanları gördüm.Sanırım bir geyik avlamışlardı ya da Rose'um avlamış desem daha doğru olur diye aklımdan geçirdim. Jon,Brom kılıca gelince çelik gibi adamlardı ama Rose hepimizden daha deneyimli ve iyi bir okçuydu.Rose'un rüzgarda dalgalanan uzun sarı saçlarını ve deniz kadar mavi gözlerini düşündüm.Bana okçuluk öğretmeye çalıştığı geceyi hatırladım.Sarhoştum okları hedeflerinden çok uzağa atıyordum Rose'un bana kızışını sonra öpüşünü sıcak dudaklarını hepsini sanki daha dün olmuş gibi hatırlıyordum.Ama o neşeli günlerimiz geride kalmıştı ve önümüzde zor günlerin olabileceğini tahmin edebiliyordum.Kamp ateşinin yanında sadece 3 tabak vardı.Biri Jon biri Brom biri Rose için ve o anda kalbimin sıkıştığını hissettim zar zor nefes alabiliyordum.Hemen Brom'a dönüp olabildiğince güçlü bir sesle her ne kadar cevabını bilsem de '' Eragon nerde ?'' diye sordum.Brom'un yüzünü buruşturmasından hüzünlü ama öfkeli bakışlarından cevabı zaten anlamıştım.Brom üzüntülü bir sesle'' O öldü Jason.Savaş sırasında ona bizimle kaçmasını söyledim.Sen yaralanmıştın , seni dinlerdi biliyorum ama bizi dinlemedi beni Jon'u Rose'u kahretsin.Sen neredeyse ölüyordun Jason.Eragon seni bize getirdi.Kalenin içindeydik en son duvardan ikinizin sırt sırta 10-15 adamla dövüşmeye çalıştığınızı gördüm.8-9 tanesini hakladınız Jason beraber ama bir piç arkadan gelip seni sırtından bıçakladı.Derine tam olarak isabet etmediğini anlamıştım.Kanıyordun ama farkında bile değildin dostum.Bir kişiyi daha hakladın ve sonra göğsünün hemen altına bir ok saplandı.Eragon'un bağırışını kalenin içinden bile duymuştuk,öfkesi elle tutulur vaziyetteydi. Bir anda 7-8 kişiyi hakladı aramızdaki en iyi kılıç dövüşçüsü oydu bunu sende biliyorsun.Ve seni yaralayan okçunun kaçtığını gördüm.Eragon kılıcını kınına astı ve seni bizim yanımıza taşıdı ve bana dedi ki o yaralı Brom bunu sen de görüyorsun Kalenin altındaki mahzenlerdeki kralın savaş sırasında son tercih olarak kullanması için inşa edilen,kalenin arkasındaki ormanlara açılan o geçidi sen de biliyorsun dostum .Sen,Jon,Rose Ormana kaçın ve onu iyileştirin Brom beni anlıyor musun dedi bana Beni anlıyor musun diye bağırdı.Sonra kapının açıldığını duydum.İçeri düşman askerleri doluyordu Eragon bana doğru bakıp kaçın diye bağırdı.Jon'u yolda gördüm birkaç askerle dövüşüyordu onları hakladı sonra bana katılmasını işaret ettim .Rose okçuların yanındaydı her zaman savaşmayı sever senin Rose ,Jason onu da zorla ikna ettim dostum seni yaralı görünce o savaşçı içgüdüsü bir anda onu terk etti ağlayabilirdi gözleri dolmuştu ama güçlü olmak zorundaydı yayını ve ok kılıfını alıp bizimle birlikte mahzene geldi.Üzgünüm Jason ama Eragon eğer orada bizim için o askerlerle savaşmasaydı hepimiz ölü olurduk.Eragon'u en son 5-6 askeri haklarken gördüm sonra piçler tekrar doluştu en az 50 kişyidler Jason.Eragon ne kadar yetenekli bir savaşçı olursa olsun oradan kurtulabildiğini sanmıyorum.''

Viewing all articles
Browse latest Browse all 6235

Trending Articles