Quantcast
Channel: Game Of Thrones Türkiye Forum - Tüm Forumlar
Viewing all articles
Browse latest Browse all 6235

Bio Dünya

$
0
0
14 Ekim 2078

Ben İskender. İstanbul'da doğum. Beşiktaş kulübünün alt yapısında iken on dokuz yaşında Arjantin'den gelen teklif ile San Lorenzo kulübüne transfer oldum. İstanbul'da İngilizce'yi yarı yarıya öğrendiǧim için fazla zorlanmadım ama resmi dilleri İspanyolca olduǧu için bir kaç kelime öǧrenmek gerekiyordu. Hayallerim gerçekleşmiş çok iyi bir kulüpte iyi bir para karşılığı işimi yapıyordum. İzin aldığım zaman İstanbul'a geri dönüyor, ailemle hasret gideriyordum. Tabi günlerim her zaman böyle geçmedi. Tüm dünyanın kaderini deǧiştirdiǧi o günden sonra hiç bir şey eskisi gibi olmadı.

2078'in son ayında başlayan biyolojik savaşlar Dünya'ya yeni bir çığır açtı. Rusya'nın biyolojik savaş açtığını, bir çok ülkeye salgın virüs yaydığını iddia eden ABD; Rusya ve Çin ittifakına karşı büyük bir proje başlattı. ABD'nin "Tek" adını verdiǧi, bilim adamlarınca ortaya atılan virüs hayvanlara enjekte edilerek Rusya'nın güneyinden, Çin'in ise merkezinden yayılmaya başladı. Virüs solunum ve kan yoluyla yayılıyordu. Bizim gibi bağışıklık sistemi olanlar ve panzehir kullananların %40'ı kadar kişi virüsten etkilenmedi. Yani panzehir tam olarak istedikleri etkiyi, daha doǧrusu istedikleri sermayeyi veremedi. Virüs yayıldıktan iki ay sonra yaklaşık beş buçuk milyardan fazla insan öldü, yedi yüz milyondan fazla insan başkalaşım geçirdi. Ve gene tahminen beş yüz milyona yakın insan şuanda bizler gibi hastalığa karşı korunmaya çalışıyor. "Başkalaşmış"lardan söz etmek gerekirse, bedenleri virüsü kovacak veya teslim olmayacak bir bünyedeler. Derileri daha çok siyah ve koyu kırmızı tonlarında ve oldukça keskin dişleri var. Pek hızlı koşamasalarda asla pes etme gibi bir niyetleri yok, beyinlerini patlatmadığınız sürece. Güneş vücutlarına asit gibi tesir için sadece gölgelik yerlerde bulunuyor ve geceleri ava çıkıyorlar.

Ailemde haftalardır haber alamıyorum muhtemelen onlarda... Bir kaç insanın hırsı ve para tutkusu yüzünden milyonlarca masum insan...

ABD uzayda geçici bir koloni yapmış ve belli bir para karşılığı her ay yüzlerce insanı gönderiyor. Kendi 'medeni' uygarlıklarını kuracaklar muhtemelen. Hastalıksız olanlar paralarını verdikleri sürece ülkeye girebiliyorlar. Para bakımından sorunum yoktu kararlıyım gideceǧim. Bütün dünyayı cehenneme çevirenler zevk içinde, keyiflerince yaşamamalı. Evet oraya gideceǧim fakat tek amacım orayı cehenneme çevirmek olacak ama bir tek sorunum var: Yolu bilmiyordum.

Dün silahımı yanıma alıp Shota Meydanı'na gittim. İnsanlar genellikle burada toplanıp ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Burada bana Amerika'ya kadar eşlik edecek bir rehber arıyordum. Çünkü bir hayli zorlu bir yol olacaktı. Meydanda üzlerce insan olmasına rağmen ortalık gereğinden fazla sessizdi. Silahlı grup ve askerler çatılarda ve meydanın çevresinde güvenliǧi saǧlamaya çalışıyordu. Meydanın sağ tarafında küçük bir market vardı ama insanlar sokaklardaki başı boş marketleri tercih ediliyordu. Riskliydi biraz belki ama çaresiz olanların tek çaresiydi. Parklarda uzanmış, elleri nasır tutmuş yaşlı adamlar sigaralarını büyük bir hüzünle içiyordu. Sol köşede bir vitrinde hayat kadınları tüm ihtişam ve şehvetleriyle müşterilerini bekliyorlardı. Ortadaki süs havuzunda çocuklar her şeyden habersiz eğleniyorlardı. Marketin arkasındaki sokaǧa saptım. Kukuletamı başıma geçirip çoǧunluǧu gangsterlerden oluşan siyahların mabedine girdim. Çoǧu silahlıydı. Vücutlarını çepe çevre saran dövmeli ve yarı çıplak kadınlarla eğleniyor, gözlerine kestirdikleri insanları bir köşeye çekerek donlarına kadar soyup salıveriyorlar. Gözlerin üzerimde olduğunu bilmeme rağmen hiç aldırış etmeden gözlerimi yere dikip yürüdüm. Elbisemi silahı görebilecekleri bir şekilde katladım. Ne kadar kalabalık olsalar dahi silahsız insanlar dururken silahlı birine saldırmaları pek görüldük şey değildi. Tabi bir beyaz olmam ayrı bir konuydu. Gangsterleri geride bırakıp mahallenin sonundaki kulübenin önünde durdum. Arkadaşım Robert'ın verdiǧi adresi çıkartıp kulübenin kapısının önünde kontrol ettim. Evet burası olmalıydı. Kapı ikinci çalışımda açıldı ve karşıma klasik Afrikalı bir genç çıktı. Haben Koki adında Senegalli biriydi. İsminin anlamının ‘gurur’ olduğunu öğrendim. Önceleri bir turizm acentesinde Amerika'ya gezi turlarına rehberlik yapıyormuş. Benle tek ortak noktası ise ailesinden haber alamamasıydı. O da benim gibi düşünüyordu. Ama ikimiz de bir umut avutuyorduk kendimizi. Belki de onlar da bizler gibi kalabilmişti. Haben'e niçin gideceğim adına hiç bir şey anlatmadım. Sadece beni Amerika'ya götürmesi karşılığında istediǧi parayı vereceğimi söyledim. O da hiç bir şey sormadan kabul etti. Yarın gün doğumunda kendisini alacaǧımı söyleyerek çıktım. En büyük sıkıntımız ise Dünya’nın çektiği yakıt sıkıntısıydı. Türkiye’ye, aileme gidemememin tek sebebi de buydu. Umarım onun da bir yolunu buluruz.

Yarın büyük günün başlangıcı erken uyumak gerek.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 6235

Trending Articles