KRALIN KONSEYİ
Kısım I
Kısım I
Puslu bir hava ve sabahın ilk ışıkları… Kral her zamanki gibi konseyin erkenden toplamasını emretmiş ama kendisi gelmemişti. Lordlar bu duruma alışmış bir vaziyette hiç ses çıkarmadan birbirlerine bakıyorlar ve bazen birden fazla anlam içeren gülümsemelerde bulunuyorlardı. Konseyin sessizliğini kral yardımcısı Lord Hancessor bozmuştu.
“Lordlarım! Her zamanki gibi yaptığımız bu rutin toplantıya başlamadan önce krala arz edilecek konuları kendi aramızda bir tartışmamız lazım gelir.”
Lord Ranetta, Hancessor’un bu konuşmasını pek önemsemezmişçesine başını öne eğdi ve, “Lordum! Bugüne kadar yapılmış olan her toplantıdan önce konuları hep tartıştık ve kralımıza ondan sonra sunduk. Peki, sunduk da ne elde ettik? Hiçbir şey!” dedi. “Kral, her zaman bildiğini okudu ve bizim fikirlerimiz zerre önem taşımadı.”
Diğer lordlar da Ranetta’nın bu düşüncesini destekler nitelikte başlarını sallamışlardı. Lord Hancessor bu durumu pek hoş karşılayamazdı ve asabi bir şekilde yanıt verdi.
“Karşınızda kralın vekili bulunmakta lordum! Ne söylediğinize ve söyleyeceğinize dikkat etmelisiniz. Siz yüce kralımızı yargılama hakkını kendiniz de nasıl buluyorsunuz?”
Lord Ranetta bu cevap üzerine masaya yumruğunu vurdu ve ayağa kalktı. “Siz kralın vekili iseniz bizlerde bölgelerimizin lorduyuz ve unutmayın biz olmadan bu krallık yürüyemez. Konsey lordlarına karşı sakin olmanızı tavsiye ederim. Bizler sıradan lordlar değiliz. Emrimizde bulunan binlerce asker ve çok sayıdaki iş gücü sayesinde bu krallık ayaktadır. Kral bizim sözümüze değer vermeyi kabullenmeli.” Dedi. Konseydeki tüm lordlar bu konuşma üzerine şaşkınlıklarını gizleyemiyordu. Fakat Lord Ranetta’yı onayladıkları da aşikârdı. Ranetta, şarap kadehinden birkaç yudum aldıktan sonra sözlerine devam etti. “Demem o ki, artık dikkate alınmalıyız. Aksi takdirde sahip olduğum bu kudreti boş yere heba etmeyeceğim. Bilmenizi isterim.”
Lord Hancessor, artık kendini tutamıyordu. Yaşlı haliyle zorda olsa ayağa kalktı. “Sen haddini fazlasıyla aştın lord. Bunun cezasının ne olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Ama yinede bu sözlerin için seni krala bildireceğim. Kanunları mı uygulayacak yoksa ayrı türden bir yaptırım mı öngörür bilemem.” Dedi.
Konuşmalar bu şekilde sürerken konsey odasının heybetli kapısı, ağır ağır açıldı ve kral içeri girdi. Tüm lordlar ayağa kalkıp başlarını öne eğdiler ve kral tahtına oturuncaya kadar o şekilde beklediler. Kral tahta oturduktan sonra ise tekrardan yerlerine oturdular. Kral, parmağındaki yüzükleri incelerken ağır ağır konuşmaya başladı.
“Konseyin genel konusu hakkında ne malumat verebilirsin Lord Hancessor?”
Lord, biraz sıkıntılı bir şekilde de olsa konsey toplantısının ana maddelerini tek tek anlattı ve durakladı. Daha sonra sözlerine tekrar devam etti.
“Efendim aslında değinmem gereken bir husus daha var. Konseyimize katılmanızdan önce Lord Ranetta bazı konularda yaşadığı sıkıntıları dile getirdi ve yer yer makamınıza karşı sınırı aşan ifadeler kullandı. Kanunnamelerimize göre cezası idam. Fakat sizin bu konu hakkında ayrı bir hükmünüz varsa şayet değerlendirmemizi ona göre yapalım.”
Kral yüzü asılmış bir vaziyette neler dile getirdiğini sordu. Hancessor, sıkılarak da olsa söylemek durumunda kaldı. Kral artık öfkesini gizlemeden konuşamaya başlamıştı. “Seni gafil! Benim mutlak irademi hiçe sayıp kendini yüceltirsin. Üstelik benim krallığımı kendi eyaletlerinizin varlığına bağlarsın. Sen neye güvenirsin de böyle bir şey deme cesaretinde bulunursun!” Daha sonra ise muhafızlara dönerek, “Derhal bu haini zindana atın ve yarın şafak vakti geldiğinde şehir kapısında idam edin. Bir hafta boyunca orada bekletin ki herkes ibret alsın.
Bunun üzerine Lord Ranetta feryat figan kralın ayaklarına kapandı ve af diledi. “Ne olur beni affedin yüce kralım. Sözlerim biraz maksadını aşmış olabilir. Fakat benim tek emelim bu krallığın yücelmesidir. Başka bir amaç taşımam ya da sizi kötülemem söz konusu olamaz.” Dedi.
Fakat kral hükmünden vazgeçmedi ve muhafızlar Lord Ranetta’yı sürükleyerek dışarı çıkardılar. Kral konsey lordlarına dönerek, “Bu gafil lordun yerine konsey lordu olarak büyük oğlunu atıyorum. Umarım gafil babası gibi olmaz ve sonunu kendi hazırlamaz.”
Yaşanan bu olaydan sonra konsey konuları gün boyunca tartışıldı ve kimileri karara bağlandı kimileri ise daha sonraya ertelendi. Fakat herkesin aklında bu konulardan ziyade Lord Ranetta’nın niçin böyle düşüncesiz sözler sarf ettiği vardı. O da farkındaydı bu sözlerin yaptırımının idam olacağından. Ama yinede ağır konuşmayı ihmal etmemişti ve konuşurken tedirgin olduğu da söylenemezdi. Tüm bu sorular eşliğinde konsey toplantısı sona erdi ve lordlar konseyden ayrıldı. Fakat bu soruların cevaplanması çok uzun sürmeyecekti. Ertesi günün şafak vakti yaklaşırken tüm konsey lordları yapılan bu ağır konuşmanın sebebini artık az çok anlamış sayılırlardı.
----------------------------------------------------------
Birkaç kısımdan oluşmasını planladığım kısa bir hikaye olacak. Keyifli okumalar.