Alıntı:Öncelikle keyifli okumalar dilerim.Boş vakitlerimde yazdığım ve bu bölümü paylaşırken bile dördüncü bölümünü yazmaya devam ettiğim hikâyemdir bu.
Hikâye Game Of Thrones'in içinde geçer.Essos'ta paralı askerlik yapan bir savaşçının zamanla yükselişini konu alır.
Hikâyenin büyük bir bölümü Game Of Thrones'de olan ve işlenen konulardır.Çoğu karakter gerçektir.Çoğu olayda öyle.Bunun için sık sık kaynak okumayı düşünmelisiniz.
Kesinlikle ilk 1-2 bölümde sıkılabilirsiniz.Ben bir okuyucu gözüyle baktığımda üçüncü bölümde zevk aldım.Hemen bırakmayın o yüzden
Keyifli okumalar
Alıntı:Karakter Listesi(Bölüm Güncellemelerine Göre Ayarlanıyor)
Aerial Vulture(Akbaba Felaketi birinci komutanı)
Jokin(Akbaba Felaketi ikinci komutanı.)
Yimmy(Akbaba Felaketi askerleri.Lakabı üçüncü komutan)
Rykos Monazis (Myr köle pazarından alınmış Braavos'lu yüzsüz adam)
Archon(Tyrosh yöneticisine verilen ünvan)
Çorak arazinin çatlak ve kuru toprakları ağlıyordu.Sıcaklığın insan tenini kavurduğu yaz mevsiminin son aylarında yağmur bereketini yitirmiş haldeydi.Fırtına KargalarıDaario’nun grubu terk etmesi ve komutanlarını öldürmesi sebebiyle dağılmıştı.
Sayıları yaklaşık beş yüz kadar olan grup Essos’un farklı şehirlerine yolculuklara başladı.En önemli iki komutanı ölen ve son komutan olarak kalan Jokin en sevdiği silah arkadaşı Aerial Vulture ile yollarını gelecek hikâyeleri için birleştirdi. Aerial Vulture.Essos’un en iyi savaşçılarından bir tanesiydi.Boyu neredeyse iki metreyi geçiyor, vücudunun kas olmayan bir tek bölgesi yoktu.Omuzlarının genişliği bir katırı aratmayacak kadar uzundu.Onu ilk görenlerin tek yorumu “Lanet olasıca bir dev” oluyordu.
Aerial yıllar önce ilk ve tek karısı olan Sandra’nın katledilmesini aklından çıkarmıyordu.Bunun sorumlularını cezalandırmak için gün sayıyordu.
Paralı asker grubuna da karısının ölümü üzerine girdi.Kendini eğitti ve Essos’un en gözde savaşçılarından biri haline dönüştü.Karsının intikamını almak hayatı boyunca tek hedefi oldu.Bu olaydan kimseyi haberdar etmedi, dudaklarına Essos’un en sıcak mührünü vurdu.
“Nihayet!” İçinden geçen hisleri tek kelimeye döküverdi.Artık özgür bir savaşçıydı ve intikamını almak için önünde tek bir engel kalmıştı.Bir gruba liderlik etmek.
Karşılaşabileceği her tehlikenin rahatlıkla üstesinden gelebilmek için sağlam bir orduya ihtiyacı vardı.
Gruptan ayrılan gözde savaşçılarından bazılarına teklifte bulunmaya karar verdi.Eski komutanı Jokin’i ikinci komutan olarak seçti ve seve seve kabul edeceği cevabını aldı.Beş yüz kişilik gruptan yaklaşık seksen kişilik bir ordu hazırladı ve bu paralı asker grubunun adını Akbaba Felaketi koymaya karar verdi.
Mantıklı ve makul bir isimdi bu.Davasını bilmeselerde pekte umurlarında değildi.Sadece alacakları para onlara yeterdi.Askerler cellat rolüne bürünecekti gözünde Aerial’ın.
”Evet rolleri bu, görevleri bu!” Aklından defalarca tekrarladı bu cümleyi.Bir aslan gibi tehlikeli ve açtı.
Kendilerine bir sancak belirlediler.Sancak, arka zemini siyah, ortada altın bir akbabanın ağzında tuttuğu beyaz kafatası vardı.
İlk günün sonunda az bir mesafe kat edilmiş, askerler yorgun düşmüştü.Kamp için boş bir arazide duruldu.Nefis yemek kokuları yırtıcı hayvanların iştahlarını kabartıyordu.Iki kazan tavşan yahnisi, kızarmış domuz, tuzlanmış balık, mantar çorbası ve şişelerce şarap.
Gündüz, sıcaklığın insan tenini domuz gibi yaktığı vaktiler, gecenin ayazına yerini bırakmıştı.
Sabahın ilk ışıkları ile ikinci komutan Jokin tüm askerleri uyandırdı.Askerler geceden içtiği şarapları sindirememiş, ekşi bir surat ifadesi ile küfürler ederek uyanmaya başladı.
Hareket için hazırlıklar yapılmaya başlarken küçük bir Dothraki grubu askerlerin etrafını çevirdi.Hepsi atlı yaklaşık kırk beş kadar Dothrak vardı.
Temkinli gözler ile iki grup birbirlerini süzdü.Komutan Aerial en önde atılan isim oldu. “Bizden isteğiniz nedir?” Sesinde acizlik yoktu.İçinden defalarca kez bu cümleyi tekrarladı.Güveni yerindeydi ve arkasında neredeyse iki katı büyüklükte bir grubu vardı.
Dothraklar ise korkusuzdu.Essos’un büyük bir bölümünde haraçları toplayan bir ekipti. “Ama bu grup değil.” Aerial kararını vermişti.Herhangi bir değerli eşya veya adamını köle olarak vermeye niyeti de yoktu.Sessiz ve temkinli bekleyişini sürdürdü.
Dothrak dili gürültülü bir biçimde sessizliği bozdu.Liderler aralarında görüşmelerini yaptıktan sonra atlarını sürmeye devam etti. Aerial ve Akbaba Felaketi askerleri rahat bir nefes aldı. “Tek lanet askeri kaybetmeyi göze alamam.Daha çok büyümemiz lazım.” Yollarına devam etmeden önce aklında dolanan sözcüklere ayak uydurdu Aerial. Myr’e yaklaşmışlardı.Grubuna biraz daha asker katmayı hedefliyordu.Çorak arazide geçirdikleri son gece’de mısırlarını şarap ile mideye indirdikten sonra yıldızların altında uyuya kaldı Aerial.