İngilizce ;
Türkçe altyazı :
Konusu ve spoiler içerir ;
Spoiler:
Konumuza gelirsek, hikaye kadın – malesef ki – kahramanımızın ev arkadaşının hastalanıp, kızımızın onun yerine Christian Grey ile röportaja gitmesi ile başlıyor.
Ana daha önce hiç bir erkeğe karşı böyle bir şey hissetmediğinden adamdan oldukça etkilenmiş, aynı zamanda korkmuştur. Sonrasında bu etkilenmenin karşılıklı olduğunu Grey’in sürekli karşısına çıkmasıyla, hediyeleriyle fark eder. Ama adam onu sürekli uyarmaktadır. Bak kızım, ben senin bildiğin erkeklerden değilim, romantizm hiç tarzım değil demiştir. Ama bizim saf ve pak Ana hayatının büyük adımını atmak için bula bula Christian’ı bulmuş mudur?
Adamda cevap olarak kıza bir sözleşme dayamıştır. İstediği şey bir BDSM ilişkisidir. Ve sözleşmede de karşılıklı uyulması gereken şartlar belirtilir. İtaat, cezalandırma gibi tipik şeylere kişisel temizlik, özel eğitmen, itaatkarın herşeyini dominantın karşılaması gibi ek kurallarda verilmiştir.
Kızımız bu sözleşme karşısında şöyle bir durur. Gerçekler hafif hafif kafasına vurmaktadır. Böyle bir şeyi gerçekten istiyor mudur? Hayır. Peki, Christian’ı ne pahasına olsun istiyor mudur? Kesinlikle evet. Christian ona bu sözleşmeyi göstermeden önce de bir sözleşme daha imzalamıştır. Aralarında geçenleri kimseye anlatamazdır. Bu yüzden sözleşme şokuyla tek başına atlatmak zorunda kalır ve adama düşüneceğini söyler.
Bu arada sözleşmeyi imzalamadan beraberliklerine başlamayacağını söyleyen Christian sözünü bozmuştur. Kızın bu tür konularda pek bilgili olmadığını biliyordur ama tamamen saf olduğunu öğrenmesi bir şok olmuştur. İçten içe de sevinmiştir. Kız üzerinde tam bir sahiplik duygusu baş göstermiştir. Ne tür şeyler beklemesi gerektiği içinde kızı Ana’nın tarifiyle Acıların Kırmızı Odası’na götürür.
Kızımız ilk badireyi gayet iyi atlatmıştır. Şaşkındır ama güvenli kelimeleri kullanmamıştır – güvenli kelimeler partnerin acıyı daha fazla kaldıramayacağı zaman kullandığı dur anlamında bir kelimedir. Partnerler tarafından kararlaştırılır. – Bu sürede Ana hayatına devam etmektedir. Okulundan mezun olur ve Seattle’a taşınma olayları başlamıştır.
İlişkileri sırf hafta sonları içerisinde olsa da gün içinde Christian kızdan neler yaptığına dair sürekli mail bekliyordur. Bunun için kıza bir laptop, hatta Blackberry bile almıştır. Kız tabi hediyeler karşısında ezilip büzülür ama bu konuda Christian kesinlikle itiraz istemiyordur.
Ana ilişkiye girdiği adam hakkında gerçekte hiç bir şey bilmediğinin farkına varır. Evet, küçükken evlatlık alınmıştır. Ama öncesinde nasıl yaşıyordur? Neden kendine dokunulmasından bu kadar nefret ediyordur? Onu bu tür zevklere alıştıran annesinin arkadaşı da kimdir? Ana bunlara benzer binlerce sorularla kitap boyunca boğuşmaktadır .Ana Christian’ın hayat biçimine uyum sağlamaya çalışırken ondan daha fazlasını – aşkını, sevgisini – beklediğini ve gittikçe aşık olduğunu fark eder. Christian ona istediklerini verebilecek midir?
Kitap bir seridir. Üç kitaptan oluşmaktadır. Ve hepsinde de bu çiftimiz anlatılmaktadır. Üçüncü kitap 8 gün sonra Amerikada çıkacaktır.
Sevdiklerim;
-Christian – Bunu sevdiklerime eklemeden edemezdim. Bayıldım. Tam benim tarzımda bir eleman yahu. Hiç bir zaman gerçek rengini birileri gibi gizlemedi. Neysem o dedi, dayadı sözleşmeyi kıza, e daha ne yapsın? Geçmişi de pek parlak değil kuzumun, oy oy bağrıma basasım geldi ama yok bundan hoşlanmıyor .
-Mail – Maillerin çoğunluğunda kahkaha attım. Çok hoştu, şirin bir ekstra olmuş bence. Yazarı tebrik ettim bu konuda.
-İki karakter arasında boğulmama – Evet, şu ana kadar okuduğum çoğu BDSM hikayesi beni bu açıdan boğmuştur. Çok fazla erkek, kadın karakter arasında geçer. Ama bu kitapta bunu yaşamadım. Yatak odasından ibaret değildi. Gezdilerde, yemekte yediler, uçtularda vs. Bu tür ayrıntılar hoşuma gitti.
-Hediye alma hastalığı – Şu kadın kahramanların erdem timsali kesilmelerini hiç anlamam zaten. Adamın içinden kopmuş almış sana. Ne öyle geri çevirmeye çalışmalar filan? Tamam kabul ediyorum, ilk seferde kabul etmek hoş görünmez ama bir kere reddedirsin, adam ısrar eder, kabul edersin, budur yani. Bunu bambaşka bir şey haline getirmenin anlamı yok. Ama Christian’ın bu jestleri çok hoştu.
-Kızın bir mesajıyla yanında bitmesi – Ah bir bittiğim özelliği daha. Bu huyuna bayıldım Christian’ın.
-Baskıcı olmaması – Kıza ya hep ya hiç demedi ya sevdim keratayı. Hemde onun şartlarına da uymaya çalıştı. Bencil ve baskıcı değil benim karakterim .
-İlkler – Ah bu konuda ayrı bir favorim . Takıntımda vardır bu konuda. Yaşadıklarının birbirlerine yabancı ve şaşırtıcı gelmesi güzeldi . Christian’ın kimseyle uyuyamaması gibi şeyler.
-Kıskançlık krizleri – Haha çok güldüm bu sahnelerde ,Christian feci sahiplenici. Ailesinden bile kıskanıyor kızı, ötesi var mı?
-Kızın iç tanrıçasının sesleri – Emin olun bunu karakterin kendisinden daha çok sevdim. Hiç karakter gibi değil.
Daha çok sevdiğim vardır ama bunlar aklımda kalanlar.
Sevmediklerim;
-Ana – Bak gene bela okutturacak bu kız bana. Kitabın sonu için hala şişmiş ve kızgın haldeyim allahım sen git beni en son sınırda cezalandırmanı istiyorum de, sonra istediğini al da adamdan nefret et. Böyle mankafa ne gördüm ne işittim ne okudum yahu. Worst Female Ever diye bir anket gördüğüm anda oylayacağım kesinlikle. Tamam şimdi böyle yazınca mantıklı yönüm devreye girdi ve beni ikna etmeye çalışıyor. Daha 21 yaşında ablası, küçük daha. İlk ilişkisi, ilk aşkı. Hata yapar oda diyor demesine de olan Christian’ıma oldu yahu! Affedemem, edemiyorum.
-Hediye alamama olayları – Daha önce belirttiğim gibi kızımız deli etti beni bu konuda.
-Kızarıp bozarmalar – Kitabın %20lik kısmında kızın kan basıncının yüksekliğinden nalları dikeceğini düşündüm. Bu kadar kızarmak olur mu? Sonra noldu bak şak diye bitti gitti . Oldu mu şimdi?
-Sonu – Evet, sonunu sevmedim. Nefret ettim. Böyle yerde biter mi sayın yazar ya? Benim beklememe gerek yok, hadi kitap çıktı, ama bekleyenlerin hakkını ödeyebilecek misin acep?
-Christian’ın pedofil ex’i – Bak ilk defa Ana ile aynı kanıdayım. O kadından hiç hazzetmedim. Bu kitaptada çıkmadı karşıma ya içimde ukte oldu.
-Dokunmama huyu – O konuyuda bu kitapta çözemedik, gene içime uktedir.
Daha sevmediğim bir kaç tane var ama aklıma gelmedi .
Ana daha önce hiç bir erkeğe karşı böyle bir şey hissetmediğinden adamdan oldukça etkilenmiş, aynı zamanda korkmuştur. Sonrasında bu etkilenmenin karşılıklı olduğunu Grey’in sürekli karşısına çıkmasıyla, hediyeleriyle fark eder. Ama adam onu sürekli uyarmaktadır. Bak kızım, ben senin bildiğin erkeklerden değilim, romantizm hiç tarzım değil demiştir. Ama bizim saf ve pak Ana hayatının büyük adımını atmak için bula bula Christian’ı bulmuş mudur?
Adamda cevap olarak kıza bir sözleşme dayamıştır. İstediği şey bir BDSM ilişkisidir. Ve sözleşmede de karşılıklı uyulması gereken şartlar belirtilir. İtaat, cezalandırma gibi tipik şeylere kişisel temizlik, özel eğitmen, itaatkarın herşeyini dominantın karşılaması gibi ek kurallarda verilmiştir.
Kızımız bu sözleşme karşısında şöyle bir durur. Gerçekler hafif hafif kafasına vurmaktadır. Böyle bir şeyi gerçekten istiyor mudur? Hayır. Peki, Christian’ı ne pahasına olsun istiyor mudur? Kesinlikle evet. Christian ona bu sözleşmeyi göstermeden önce de bir sözleşme daha imzalamıştır. Aralarında geçenleri kimseye anlatamazdır. Bu yüzden sözleşme şokuyla tek başına atlatmak zorunda kalır ve adama düşüneceğini söyler.
Bu arada sözleşmeyi imzalamadan beraberliklerine başlamayacağını söyleyen Christian sözünü bozmuştur. Kızın bu tür konularda pek bilgili olmadığını biliyordur ama tamamen saf olduğunu öğrenmesi bir şok olmuştur. İçten içe de sevinmiştir. Kız üzerinde tam bir sahiplik duygusu baş göstermiştir. Ne tür şeyler beklemesi gerektiği içinde kızı Ana’nın tarifiyle Acıların Kırmızı Odası’na götürür.
Kızımız ilk badireyi gayet iyi atlatmıştır. Şaşkındır ama güvenli kelimeleri kullanmamıştır – güvenli kelimeler partnerin acıyı daha fazla kaldıramayacağı zaman kullandığı dur anlamında bir kelimedir. Partnerler tarafından kararlaştırılır. – Bu sürede Ana hayatına devam etmektedir. Okulundan mezun olur ve Seattle’a taşınma olayları başlamıştır.
İlişkileri sırf hafta sonları içerisinde olsa da gün içinde Christian kızdan neler yaptığına dair sürekli mail bekliyordur. Bunun için kıza bir laptop, hatta Blackberry bile almıştır. Kız tabi hediyeler karşısında ezilip büzülür ama bu konuda Christian kesinlikle itiraz istemiyordur.
Ana ilişkiye girdiği adam hakkında gerçekte hiç bir şey bilmediğinin farkına varır. Evet, küçükken evlatlık alınmıştır. Ama öncesinde nasıl yaşıyordur? Neden kendine dokunulmasından bu kadar nefret ediyordur? Onu bu tür zevklere alıştıran annesinin arkadaşı da kimdir? Ana bunlara benzer binlerce sorularla kitap boyunca boğuşmaktadır .Ana Christian’ın hayat biçimine uyum sağlamaya çalışırken ondan daha fazlasını – aşkını, sevgisini – beklediğini ve gittikçe aşık olduğunu fark eder. Christian ona istediklerini verebilecek midir?
Kitap bir seridir. Üç kitaptan oluşmaktadır. Ve hepsinde de bu çiftimiz anlatılmaktadır. Üçüncü kitap 8 gün sonra Amerikada çıkacaktır.
Sevdiklerim;
-Christian – Bunu sevdiklerime eklemeden edemezdim. Bayıldım. Tam benim tarzımda bir eleman yahu. Hiç bir zaman gerçek rengini birileri gibi gizlemedi. Neysem o dedi, dayadı sözleşmeyi kıza, e daha ne yapsın? Geçmişi de pek parlak değil kuzumun, oy oy bağrıma basasım geldi ama yok bundan hoşlanmıyor .
-Mail – Maillerin çoğunluğunda kahkaha attım. Çok hoştu, şirin bir ekstra olmuş bence. Yazarı tebrik ettim bu konuda.
-İki karakter arasında boğulmama – Evet, şu ana kadar okuduğum çoğu BDSM hikayesi beni bu açıdan boğmuştur. Çok fazla erkek, kadın karakter arasında geçer. Ama bu kitapta bunu yaşamadım. Yatak odasından ibaret değildi. Gezdilerde, yemekte yediler, uçtularda vs. Bu tür ayrıntılar hoşuma gitti.
-Hediye alma hastalığı – Şu kadın kahramanların erdem timsali kesilmelerini hiç anlamam zaten. Adamın içinden kopmuş almış sana. Ne öyle geri çevirmeye çalışmalar filan? Tamam kabul ediyorum, ilk seferde kabul etmek hoş görünmez ama bir kere reddedirsin, adam ısrar eder, kabul edersin, budur yani. Bunu bambaşka bir şey haline getirmenin anlamı yok. Ama Christian’ın bu jestleri çok hoştu.
-Kızın bir mesajıyla yanında bitmesi – Ah bir bittiğim özelliği daha. Bu huyuna bayıldım Christian’ın.
-Baskıcı olmaması – Kıza ya hep ya hiç demedi ya sevdim keratayı. Hemde onun şartlarına da uymaya çalıştı. Bencil ve baskıcı değil benim karakterim .
-İlkler – Ah bu konuda ayrı bir favorim . Takıntımda vardır bu konuda. Yaşadıklarının birbirlerine yabancı ve şaşırtıcı gelmesi güzeldi . Christian’ın kimseyle uyuyamaması gibi şeyler.
-Kıskançlık krizleri – Haha çok güldüm bu sahnelerde ,Christian feci sahiplenici. Ailesinden bile kıskanıyor kızı, ötesi var mı?
-Kızın iç tanrıçasının sesleri – Emin olun bunu karakterin kendisinden daha çok sevdim. Hiç karakter gibi değil.
Daha çok sevdiğim vardır ama bunlar aklımda kalanlar.
Sevmediklerim;
-Ana – Bak gene bela okutturacak bu kız bana. Kitabın sonu için hala şişmiş ve kızgın haldeyim allahım sen git beni en son sınırda cezalandırmanı istiyorum de, sonra istediğini al da adamdan nefret et. Böyle mankafa ne gördüm ne işittim ne okudum yahu. Worst Female Ever diye bir anket gördüğüm anda oylayacağım kesinlikle. Tamam şimdi böyle yazınca mantıklı yönüm devreye girdi ve beni ikna etmeye çalışıyor. Daha 21 yaşında ablası, küçük daha. İlk ilişkisi, ilk aşkı. Hata yapar oda diyor demesine de olan Christian’ıma oldu yahu! Affedemem, edemiyorum.
-Hediye alamama olayları – Daha önce belirttiğim gibi kızımız deli etti beni bu konuda.
-Kızarıp bozarmalar – Kitabın %20lik kısmında kızın kan basıncının yüksekliğinden nalları dikeceğini düşündüm. Bu kadar kızarmak olur mu? Sonra noldu bak şak diye bitti gitti . Oldu mu şimdi?
-Sonu – Evet, sonunu sevmedim. Nefret ettim. Böyle yerde biter mi sayın yazar ya? Benim beklememe gerek yok, hadi kitap çıktı, ama bekleyenlerin hakkını ödeyebilecek misin acep?
-Christian’ın pedofil ex’i – Bak ilk defa Ana ile aynı kanıdayım. O kadından hiç hazzetmedim. Bu kitaptada çıkmadı karşıma ya içimde ukte oldu.
-Dokunmama huyu – O konuyuda bu kitapta çözemedik, gene içime uktedir.
Daha sevmediğim bir kaç tane var ama aklıma gelmedi .