ASLINA BAKARSANIZ BU YENİ YAZMAYA BAŞLADIĞIM HİKAYENİN GİRİŞ BÖLÜMÜ BÖLÜMDE BİTMİŞ DEĞİL BURAYA SADECE YAZDIĞIM BÖLÜMLERİN BİR KISMINI KOYUP SİZİN ELEŞTİRİ VE YORUMLARINIZA GÖRE DÜZELTMELERİ YAPMAYI PLANLIYORUM.
HUZURLARINIZDA
Yine klasik bir sonbahar günüydü hava kapalı yer yer yağmurlu ve rüzgarlıydı.Hatta o kadar rüzgarlıydı ki o gün şehre Pazar kurulmamıştı “Küçük Canavar” tıklım tıklım doluydu.Bardaklar resmen boşalmıyordu yeniden yeniden ve yeniden dolduruluyordu bu seneki hasat bereketli geçmiş ve halkın neredeyse hiç olmadığı kadar cebi doluydu.
“ Hey sen ne bakıyorsun gel buraya seni lanet olasıca” elindeki büyük kupayı göstererek “Bu şey kendi kendini doldurmuyor değilmi” Jenny adamın olduğu yöne doğru tiksintiyle baktı masasında 4 kişi daha vardı ve dördüde iri yarı insan azmanlarıydı.İstemeyerekte olsa adamın dediğini yaptı. şarap sürahisini alıp bardağı ağzına kadar doldurdu.Dönerken Loren’e “kim bunlar daha önce burada takıldıklarını görmedim sencede biraz garip durmuyorlarmı” dedi.Loren kısa ama bakımsız sakalını sıvazlarken dudaklarında sinsi bir gülümseme beliriverdi “Şehirdeki turnuva için gelmiş olmalılar benimde gözüm tutmadı ama para kesemi doldurdukları sürece umurumda değil” dedi ve tekrar bira fıçılarına doğru yöneldi. Gerçekten de şehirde büyük bir turnuva düzenlenecekti tüm diyardan akın akın şövalye gelmişti. Kimler yoktu ki Wendel ve Gendel ikizler: öyle göründüklerine bakma bu ikisi bir olunca rakip tanımazlar , Avcı Stefan:Clyde lara bağlı adındanda anlaşıldığı gibi avcıdır ama merakı hayvanlara değil dağ haydutlarını avlar her bir kelle içinde para alır. , Minik Jon: gördüğün gibi tek eliyle boynunu kırmak için zorlanmaz bile , Denizikızı Merle:Fisher lara bağlıdır ufak bir kadırga sahibi zamanın büyük yağmacılarından , ve en korkuncu Zalim Olaf . Kız Lorene dönüp tekrardan neden ona Zalim derler dedi. Loren o yöne bakmamaya çalışarak “Sen sadece işini yap ve kılıcının karşısında olmadığın için bildiğin bütün tanrılara du et” demekle yetindi.
Jenny sadece kadeh taşıyıcı olarak çalışmıyordu aynı zamanda bir fahişeydi de.Hemde çoğu erkeğin aklını başından alacak kadar güzeldi.Güzel yuvarlak bir yüzü yeşil gözleri ve omuzlarından aşağı dökülen kahverengi saçları vardı genelde kırmızı renk elbise giyerdi kendisine neden kırmızı giydiğini soran erkeklerede şımarık bir tavırla “neden sen söylemiyorsun” cevabını verirdi.
Handa.Bir grup sarhoş çoktan bilek güreşine başlamışlardı bile havada küfürler uçuşuyordu ve Jenny tekrardan “tamda çalışacak yeri buldum” dedi içinden.Oysa babası ona her zaman iyi davranmış özellikle onu çok sevmişti şehirden her dönüşünde ona yeni bir oyuncak bebek getirir yatmadan önce hikayeler anlatırdı.Özellikle kahramanlık hikayelerini çok severdi çünkü o hikayelerin sonunda prenses her zaman mutlu oluyordu.Sonra yüzünde kederli bir gülümseme belirdi “bir prenses olacağıma inanacak kadar aptalmışım demekki” dedi o hikayelerdeki gibi onu veya ailesini kurtaracak bir prens hiçbir zaman olmamıştı.Hala dün gibi hatırlıyordu 12 sene öncesiydi.Herkes bu savaşa Doğu Yakası savaşı derdi.Krallığın en büyük donanma gücüne sahip Fisher hanesi Odric adaları üzerinde hakkı olduğu iddiasıyla isyan etmiş krallığın doğu kıyısını adeta süpürmüşlerdi.Donanma gücünden yoksun olan kral tam 2 sene onlarla savaşmış fakat bir sonuç elde edememişti.Fisher ların gemileri görünür yağmalarlar ve krallık ordusu yetişmedende gözden kaybolurlardı sonunda kralın oğlu Delinard buna dayanamadı ve babasını tahttan indirdi ve Odric adalarını eğer Fisher ailesi gelip önünde diz çökerse onarın yönetimine vereceğini açıkladı.Bunu duyan Croff Fisher Big-Town a gelip ve kral önünde diz çöktü.Bu savaş sonucu ailesini kaybetmişti Jenny son hatırladığı ise babasının kaaaaç diye bağırıp sonra aniden kesilen sesiydi 3 gün boyunca kacmıstı Jenny 3 koca gün boyunca aç susuz ve korku içinde kaçmıştı sonra Lorene rastlamış ve ona birazcık yemek için yalvarmışti.Şimdi buradaydı o günleri hatırlamak midesinin bulanmasına yol açmıştı tabi bunda Küçük Canavarın o berbat kokusuda dahildi.
“Düşünmemeye çalış o günler geçmişte kaldı yeni bir hayata sadece bir adım kaldı” derdi hep kendine ama bataklıkta gibiydi debelendikçe batıyor battıkça da kaybolup gidiyordu derinlere.”Elbet bir gün” demesiyle beraber bir gürültü koptu handa bilek güreşi sonuçlanmış adını sanını bilmediği iri yapılı handa gürültü çıkarmaktan başka bir iş yapmayan adam kazanmıştı.Jenny adama birasını götürdü adam sanki susuzluktan ölecekmiş gibi bir dikişte içti ve bardağı yere fırlattı.Adamdan dahada bir tiksinmişti.Tek isteği şu lanet handan çıkıp yatıp uyumak ve rüya alemine dalmaktı “rüya yok seni sersem kız onlar gerçek değil” diye söylendi kendince ve en çok acı veren duygu da bunu tamamiyle biliyor olmasıydı.
HUZURLARINIZDA
Yine klasik bir sonbahar günüydü hava kapalı yer yer yağmurlu ve rüzgarlıydı.Hatta o kadar rüzgarlıydı ki o gün şehre Pazar kurulmamıştı “Küçük Canavar” tıklım tıklım doluydu.Bardaklar resmen boşalmıyordu yeniden yeniden ve yeniden dolduruluyordu bu seneki hasat bereketli geçmiş ve halkın neredeyse hiç olmadığı kadar cebi doluydu.
“ Hey sen ne bakıyorsun gel buraya seni lanet olasıca” elindeki büyük kupayı göstererek “Bu şey kendi kendini doldurmuyor değilmi” Jenny adamın olduğu yöne doğru tiksintiyle baktı masasında 4 kişi daha vardı ve dördüde iri yarı insan azmanlarıydı.İstemeyerekte olsa adamın dediğini yaptı. şarap sürahisini alıp bardağı ağzına kadar doldurdu.Dönerken Loren’e “kim bunlar daha önce burada takıldıklarını görmedim sencede biraz garip durmuyorlarmı” dedi.Loren kısa ama bakımsız sakalını sıvazlarken dudaklarında sinsi bir gülümseme beliriverdi “Şehirdeki turnuva için gelmiş olmalılar benimde gözüm tutmadı ama para kesemi doldurdukları sürece umurumda değil” dedi ve tekrar bira fıçılarına doğru yöneldi. Gerçekten de şehirde büyük bir turnuva düzenlenecekti tüm diyardan akın akın şövalye gelmişti. Kimler yoktu ki Wendel ve Gendel ikizler: öyle göründüklerine bakma bu ikisi bir olunca rakip tanımazlar , Avcı Stefan:Clyde lara bağlı adındanda anlaşıldığı gibi avcıdır ama merakı hayvanlara değil dağ haydutlarını avlar her bir kelle içinde para alır. , Minik Jon: gördüğün gibi tek eliyle boynunu kırmak için zorlanmaz bile , Denizikızı Merle:Fisher lara bağlıdır ufak bir kadırga sahibi zamanın büyük yağmacılarından , ve en korkuncu Zalim Olaf . Kız Lorene dönüp tekrardan neden ona Zalim derler dedi. Loren o yöne bakmamaya çalışarak “Sen sadece işini yap ve kılıcının karşısında olmadığın için bildiğin bütün tanrılara du et” demekle yetindi.
Jenny sadece kadeh taşıyıcı olarak çalışmıyordu aynı zamanda bir fahişeydi de.Hemde çoğu erkeğin aklını başından alacak kadar güzeldi.Güzel yuvarlak bir yüzü yeşil gözleri ve omuzlarından aşağı dökülen kahverengi saçları vardı genelde kırmızı renk elbise giyerdi kendisine neden kırmızı giydiğini soran erkeklerede şımarık bir tavırla “neden sen söylemiyorsun” cevabını verirdi.
Handa.Bir grup sarhoş çoktan bilek güreşine başlamışlardı bile havada küfürler uçuşuyordu ve Jenny tekrardan “tamda çalışacak yeri buldum” dedi içinden.Oysa babası ona her zaman iyi davranmış özellikle onu çok sevmişti şehirden her dönüşünde ona yeni bir oyuncak bebek getirir yatmadan önce hikayeler anlatırdı.Özellikle kahramanlık hikayelerini çok severdi çünkü o hikayelerin sonunda prenses her zaman mutlu oluyordu.Sonra yüzünde kederli bir gülümseme belirdi “bir prenses olacağıma inanacak kadar aptalmışım demekki” dedi o hikayelerdeki gibi onu veya ailesini kurtaracak bir prens hiçbir zaman olmamıştı.Hala dün gibi hatırlıyordu 12 sene öncesiydi.Herkes bu savaşa Doğu Yakası savaşı derdi.Krallığın en büyük donanma gücüne sahip Fisher hanesi Odric adaları üzerinde hakkı olduğu iddiasıyla isyan etmiş krallığın doğu kıyısını adeta süpürmüşlerdi.Donanma gücünden yoksun olan kral tam 2 sene onlarla savaşmış fakat bir sonuç elde edememişti.Fisher ların gemileri görünür yağmalarlar ve krallık ordusu yetişmedende gözden kaybolurlardı sonunda kralın oğlu Delinard buna dayanamadı ve babasını tahttan indirdi ve Odric adalarını eğer Fisher ailesi gelip önünde diz çökerse onarın yönetimine vereceğini açıkladı.Bunu duyan Croff Fisher Big-Town a gelip ve kral önünde diz çöktü.Bu savaş sonucu ailesini kaybetmişti Jenny son hatırladığı ise babasının kaaaaç diye bağırıp sonra aniden kesilen sesiydi 3 gün boyunca kacmıstı Jenny 3 koca gün boyunca aç susuz ve korku içinde kaçmıştı sonra Lorene rastlamış ve ona birazcık yemek için yalvarmışti.Şimdi buradaydı o günleri hatırlamak midesinin bulanmasına yol açmıştı tabi bunda Küçük Canavarın o berbat kokusuda dahildi.
“Düşünmemeye çalış o günler geçmişte kaldı yeni bir hayata sadece bir adım kaldı” derdi hep kendine ama bataklıkta gibiydi debelendikçe batıyor battıkça da kaybolup gidiyordu derinlere.”Elbet bir gün” demesiyle beraber bir gürültü koptu handa bilek güreşi sonuçlanmış adını sanını bilmediği iri yapılı handa gürültü çıkarmaktan başka bir iş yapmayan adam kazanmıştı.Jenny adama birasını götürdü adam sanki susuzluktan ölecekmiş gibi bir dikişte içti ve bardağı yere fırlattı.Adamdan dahada bir tiksinmişti.Tek isteği şu lanet handan çıkıp yatıp uyumak ve rüya alemine dalmaktı “rüya yok seni sersem kız onlar gerçek değil” diye söylendi kendince ve en çok acı veren duygu da bunu tamamiyle biliyor olmasıydı.