Beyler bayanlar başıktan da anlaşıldığı üzere yazdığım hikaye için çift karakterli duygusuz ve vahşi bir karakter yarattım.Onun ağzından bir psikolojik betimleme yaptım.Karakterin adı Edward Fowler ve kendisi Çoraktepe Lordudur ayrıca sırf savas cıkarabilsin diye kralın piçini desteklemektedir .Eksik, yalın, abartı gibi bulduğunuz yerler için uyarırsanız sevinirim çünkü serinin akıcılığı için önemli bir karakter.
EDWARD FOWLER
İçimde yerini dolduramadığım büyük bir boşluğum var ne koysam onu da kirletip yoluna devam eden bir şey durmadan hem de durmadan büyüyen bir şey.Adını bir türlü koyamadığım daha doğrusu varlığından bile emin olamadığım bir şey.Sonu veya başı neresi bilemediğim bir şey…
Nasıl veya ne zaman başladı hatırlamıyorum neden orada bilemiyorum, kim anlar bunu onu da bilemiyorum.En iyisi kurcalamamak diyorum orada kalsın hayatıma devam edeyim istiyorum ama yapamıyorum.Nasıl damağınızda bir yara çıkarda hani eğer oynamazsanız bir bilemedin iki günde geçer ya ama ne olursa olsun o yara psikolojimizi yenerde dilimizi hep orada gezdiririz ve yara derinleşir ya işte onun gibi bir şey.
Her zaman iki kişi olarak yaşadığım bir şey.Biri dışarıya normal bir insanmış gibi görünüp sorumluluklarını yerine getirirken diğeri her zaman serbest bırakılmayı bekleyen bir kurt gibi sabırsız, iştahlı, doymak bilmeyen biri.Biri ailesi ile mutlu yaşamak isterken diğerinin düşünebidiği tek şey kılıçlar kalkanlar mızraklar.Biri ziyafetlerde doyarken biri savaş alanlarında…
İkincisi uzun zamandır doyuramadığım bu nedenle içimi yiyip kemiren bir şey gün geçtikçe kötüye giden bir hasta gibi.O tatmin olmadıkça gerçek beni de etkileyen bir şey ya da bir dakika gerçek ben o mu?
Peki ne yapmalıyım azgın kurdu serbest mi bırakmalı yoksa son darbeyi indirip acısını mı dindirmeli?
Neden ikisi birden olmasın neden birinden vazgeçeyim ki? Biri beni dünyaya bağlarken diğeri ise yaşadığımı hissettiriyor.
Sanırsam ruhani savaşımın son bulması için gerçek savaşın başlaması gerekiyor.
EDWARD FOWLER
İçimde yerini dolduramadığım büyük bir boşluğum var ne koysam onu da kirletip yoluna devam eden bir şey durmadan hem de durmadan büyüyen bir şey.Adını bir türlü koyamadığım daha doğrusu varlığından bile emin olamadığım bir şey.Sonu veya başı neresi bilemediğim bir şey…
Nasıl veya ne zaman başladı hatırlamıyorum neden orada bilemiyorum, kim anlar bunu onu da bilemiyorum.En iyisi kurcalamamak diyorum orada kalsın hayatıma devam edeyim istiyorum ama yapamıyorum.Nasıl damağınızda bir yara çıkarda hani eğer oynamazsanız bir bilemedin iki günde geçer ya ama ne olursa olsun o yara psikolojimizi yenerde dilimizi hep orada gezdiririz ve yara derinleşir ya işte onun gibi bir şey.
Her zaman iki kişi olarak yaşadığım bir şey.Biri dışarıya normal bir insanmış gibi görünüp sorumluluklarını yerine getirirken diğeri her zaman serbest bırakılmayı bekleyen bir kurt gibi sabırsız, iştahlı, doymak bilmeyen biri.Biri ailesi ile mutlu yaşamak isterken diğerinin düşünebidiği tek şey kılıçlar kalkanlar mızraklar.Biri ziyafetlerde doyarken biri savaş alanlarında…
İkincisi uzun zamandır doyuramadığım bu nedenle içimi yiyip kemiren bir şey gün geçtikçe kötüye giden bir hasta gibi.O tatmin olmadıkça gerçek beni de etkileyen bir şey ya da bir dakika gerçek ben o mu?
Peki ne yapmalıyım azgın kurdu serbest mi bırakmalı yoksa son darbeyi indirip acısını mı dindirmeli?
Neden ikisi birden olmasın neden birinden vazgeçeyim ki? Biri beni dünyaya bağlarken diğeri ise yaşadığımı hissettiriyor.
Sanırsam ruhani savaşımın son bulması için gerçek savaşın başlaması gerekiyor.